İ'tikâfın Vakti ve Müddeti

İ’tikâf Ramazanda ve Ramazan dışında her vakitte müstehaptır.



Hanefîler, vâcip olan adak i’tikâfının bir günden az olmayacağını söylemişlerdir. Nâfile olan i’tikâfla ilgili İmam Ebû Hanife’den “en az bir gündür” ve “azı için bir had yoktur” şeklinde iki görüş rivâyet edilmiştir. Mutlak bekleme yeterlidir; bir an beklese câiz olur ve i’tikâfı sahihtir. Çünkü nâfilede müsâmaha vardır. Bir i’tikâfın en az süresi İmam Ebû Yusuf’a göre bir gündür. İmam Muhammed’e göre ise bir saattir. Bundan maksat, kısa bir süre de olabilir.



Şâfiîlere göre ise; Şâfiîlerin cumhûrunun benimsediği, Nevevî’nin de “sahih” diyerek kabul ettiği görüşte, i’tikâf “bir an” da olsa geçerlidir. (Bu husûsu, ‘sübhânallah’ denilmesinden biraz fazla zaman, diye örneklendirenler olmuştur.) Mescidde mutlak bir bekleme, şartın tahakkuku için yeterlidir. İmam el-Haremeyn diyor ki: “İ’tikâfta ‘ikamet’ denecek kadar bir zaman eğleşmek şarttır. Öyle ki bunun zamanı, rükû ve benzeri namaza âit rükünlerde ta’dîl-i erkân miktarından daha fazla bir zaman olmalıdır.” Yine Şâfiîlerden: “Âdetin ibâdetten ayrı olması gerekir. İnsanlar, namazı beklemek, hutbe dinlemek, ilim veya başka bir şey için bir miktar câmilerde beklemektedirler. Buna i’tikâf denmez. İbâdetin âdetten ayrılması için, biraz daha fazla beklemek şarttır” görüşünde olanlar vardır.



Cumhûr, i’tikâf için az bir zamanın yeterli olacağı görüşündedir. Mâlikîler ise i’tikâfın en az sınırı için bir gün bir geceyi şart koşarlar. İ’tikâfın çoğu için bir sınır yoktur.


İ'TİKÂF
i1 harfi