Dört Mezhebten Belli Bir Mezhebi Taklid Etmek Ne Vaciptir, Ne De Mendup

Mezhepler, müçtehidlerin görüşleri, bazı meselelerdeki anlayış ve içtihatlarından ibarettir. Ne Allah ve ne de Rasûlü bu görüş, anlayış ve içtihatlardan birine uymayı kişiye farz kılmaz. Çünkü bu görüş, anlayış ve içtihatlarda doğrular olduğu gibi hatalar da vardır. Sadece doğru olan, hiç hata bulunmayan görüş Rasûlullah'dan sabit olanlardır. Müçtehidlerin çoğu, bir meselede görüş beyan ettikten sonra gerçek ortaya çıktığında gerçeği benimseyerek eski görüş ve içtihatlarından vazgeçmişlerdir. (9)



Bu sebeple kim İslâm dînine girmek, iman etmek isterse, sadece Allah'a ve Rasûlune inanması (şehadet getirmesi), beş vakit namazını kılması, zekatını vermesi, Ramazan orucunu tutması ve imkân bulursa hacca gitmesi gerekir.



Dört mezhebten veya diğerlerinden birine intisab etmek ise vacip olmadığı gibi mendup da değildir. Bir müsiümanın bir mezhebe bağlanmasının gereği ve zorunluluğu da yoktur.



Her meselede sadece bir mezhebe bağlanmanın gereği ve zo runluluğunu savunan kimse mutaassıp  ve hatalı görüşlü olup herşeyi körükörüne taklid eden birisidir. Bu kişi dinini parçalayan, insanları guruplara ayıran kişilerden birisidir. Allah ise dinde tefrika ve parçalanmayı yasaklamaktadır: "Ey Muhammed! Fırka fırka olup dinlerini parçalayanlar ile senin hiçbir ilişiğin olamaz. Onların işi Allah'a kalmıştır, yaptıklarını onlara sonra bildirecektir." (10) "Sakın müşriklerden olmayın. Onlar dinlerini dağıtmışlar, bölük bölük olmuşlar... ve her bölük kendi elindeki şey ile sevinmektedir." (11)



İslâm dini tek bir dindir. Onda Rasûlullah'ın gösterdiği yol ve siretten başka uyulması gereken  mezheb ve yollar yoktur. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:



"Ey Muhammed! De ki; Benim yolum budur; ben ve bana uyanlar bilerek insanları Allah'a çağırırız. Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben asla Allah'a eş koşanlardan değilim." (12)



Bu mezhepleri de, mukallidler (taklitçiler) tarafından kendi mezhebi lehine ortaya atılan bilgisizce münakaşa ve mücadeleler çoğaltmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:



"Allah'a ve peygamberine itaat edin; çekişmeyin, yoksa korkar, başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz elden gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir." (13)            Halbuki Allah, birlik ve beraberliği ve Kur'ân'a uymayı emrediyor: "Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş  oldunuz..." (14)



9) Yazar (r.a.) burada ilim talebeleri indinde bilinen meseleleri takrir etmektedir. Yani mezheblerde bir takım meseleler sadece rey ile söylenmiştir Bunlar, hakkında nas bulunmayan içtihadi meselelerdir ki, uymak vacip değildir. Zannınca sıhhatli (doğru) oluşu galip gelirse, ancak o zaman uymak caiz olur.



10) En'am Sûresi, âyet 159



11) Rûm Sûresı. ayet 31-32



12) Yusuf Sûresi, âyet 108



13) Enfal Sûresi, âyet 46







l4) Ali İmran Sûresi, âyet103