Âyetü'l-Kürsî; Önemi ve Fazîleti

Âyetü’l-Kürsî’nin kelimeler dizisi içinde taşıdığı en önemli sırlardan biri; Kelime-i Tevhid’dir. Lâ ilâhe illâllah anlatımını, Hayyu’l-Kayyûm esmâ-i İlâhîsi ile başlayıp Aliyyu’l-Azîm esmâsında tamamlamasıdır. Yalnız madde ilimlerindeki tıkanıklık bile bu çift çift verilen iki esmâyı anlamamaktan doğmaktadır denilebilir. Âyetü’l-Kürsî, bu iki çift İlâhî sıfatı, satırlarındaki hârika âhenk içinde perde açmaktadır.



Bu yüce âyet, evrenlerin her katında geçerli olan bir sigortadır. Yüce Rabbimiz’in âlemler üzerindeki tasarrufu ve mutlak hâkimiyet ve mâlikiyet gerçeğini çok açık bir şekilde dile getiren âyet, bu yönüyle iman ve amel tarzımızda da fevkalâde önemli bir anahtardır. Âyetü’l-Kürsî’yi ezberlemek, hatta mânâsını bilmek kadar, bir hataya düştüğünde onun engin tâlimâtını hatırlayarak hemen gerçeğe dönmemiz gerekir. Böylece Âyetü’l-Kürsî’nin gönlümüzdeki sigortasına sığınmış oluruz.



Âyetü’l-Kürsî, insanın gönlünde yer eden putlardan kişiyi arındırdığı gibi; kadere imanda da mü’mini en doğru çizgiye çeker. Kader gibi kavranması çok zor bir konunun en net açıklanması yine Âyetü’l-Kürsî’dedir. Âyetü’l-Kürsî, hep aziz sandığımız canımızı korumak için okunuyor. Halbuki, bu âyet canımızdan çok aziz olan imanımızın sigortasıdır. Âyetü’l-Kürsî’nin sonsuz sırrından yararlanmak için; özünde, gönlünde, çok içten, samimi bir imana sahip olmalı; ve onun mânâsını çok iyi bilip ona göre amel etmeye gayret etmelidir.



Âyetü’l-Kürsî, imanı koruyan sırlar taşır. Bilindiği gibi, imanın temeli tevhiddir. İnsanlar iman ettikten sonra tevhide karşı sıcak ilgilerini korumak zorundadır. Ancak olaylar karşısında, özellikle İslâm dışı düzen ve çevrenin sardığı günlük yaşamın akışı, çok kere nefsin tevhide saygısını sarsar ve de zaman içinde iman yavaş yavaş solar. Bu sarsıntının temelinde yanılgıların tümünü Âyetü’l-Kürsî yok etmektedir.



İmanımızı tehdit eden noktalara bir göz atarsak; İman edip tevhidi, yani Allah’tan başka gerçek anlamda güç olmadığını tasdik ettikten sonra, günlük hayatımızda hâlâ bazı etkileri güç sanabiliriz. Bunun en çok rastlanan örneği para ve siyasal güçlerdir. Bazı insanlar tâ Hz. İbrâhim devrinden beri siyâsî güçlere/tâğutlara teslim olmuş, bunları kaderlerini etkileyen kuvvetler olarak görmüşlerdir. Tüm peygamberler bu yanlış kanaati silmek için mücâdele vermişlerdir. Günümüzde tevhîdî imanı canlı tutan tek din İslâm’dır. İşte Âyetü’l-Kürsî, zâhirdeki etkiler karşısında yanılgıya kapılmamayı emrediyor. Âyetü’l-Kürsî okuyan bir insan, -eğer okuduğunu şuurla okuyor ve anlamını düşünüyorsa- onun kalbe verdiği mesajları aracılığıyla tevhide sarılır ve hiç şaşmaz. Böylece Âyetü’l-Kürsî’nin koruyucu hikmetindeki en önemli sır tahakkuk eder. Âyetü’l-Kürsî’nin ve dolayısıyla Hayy ve Kayyûm olan Allah’ın isimlerinin tevhîdî bir imanla okunup değerlendirildiği durumda, iman zaaflarından insan korunmuş olur. Kalpteki diriliğin kımıldadığı hissedilir, diriliş ve canlanış insanı bütün yönleriyle etkiler. Âyetü’l-Kürsî’nin koruyuculuğundan yararlanmanın temel şartı, tevhid konusunda hataya sapmamaktır. Yani Allah’tan başka etkilere kulluk etmemektir. Âyetü’l-Kürsî’nin koruma sırrı, tevhid sırrında gizlidir. Bu âyet okundukça iman güçlenir, iman güçlendikçe bu âyetin hızfı, emân ve hikmeti okuyanı himâyesine alır.



Namazlardan sonra ve tesbihden önce Âyetü’l-Kürsî okumanın bir büyük hikmeti ise, bir tarz iman tazelemedir. Asr-ı Saâdetteki İslâm kahramanlarının çağımız mü’minlerinden en önemli farkı, tevhiddeki ihlâstır. Bu tevhîdî ihlâs, bu yüce âyette en güzel şekilde ifade edilmiştir.[997]


ÂYETÜ'L-KÜRSÎ
A harfi