Akîde Yönünden İnsanlar
Akîde ve İslâm yönünden insanlar gruplandırılırken, temel olarak iki grup insan karşımıza çıkar: a) Müminler (müslümanlar), b) Kâfirler topluluğu.
Akide ve temel eylem açısından insanları kısaca tanımlamaya çalışalım:
Mümin: İnanmış anlamına gelen mümin, Rasülullah (s.a.s.)in Allahtan getirdiği dini (İslamı) kalple tasdik, dille ikrar eden ve erkânını (gereklerini) yaşamaya çalışan insanlara denir.
Müslüman: Teslim olmuş anlamına gelen müslüman, Rasülullah (s.a.s.)in Allahtan getirdiği dine (İslama) kalple, lisanla ve âzâlarla teslim olmuş kimsedir. Kalbî yönü (imanı) diğer insanlarca bilinmediğinden dolayı, lisan ve vücut organlarıyla teslim olan kimse de müslümandır.
Fâsık: İtaatten çıkan veya herhangi bir anlamda itaatsizlikte bulunan kimse demektir. Fâsık, Kuranda daha çok kâfir ve münafık anlamında kullanılmıştır (9/Tevbe, 8; 5/Mâide, 81; 3/Âl-i İmran, 110 gibi). Bazan müblümanlar da fısk işleyebilirler, yani fâsık, günahkâr müslümana da denir. (bkz. 2/Bakara, 282) O halde fısk; küfür, nifak, şirk ve günah anlamlarına gelip geniş anlamlıdır. Bununla birlikte ıstılahta daha çok açıktan günah işlemekten çekinmeyen günahkâr müslümana denilmesi âdet haline gelmiştir.
Kâfirler topluluğuna gelince; kafirler de temelde üç gruba ayrılırlarsa da, bunlar da netice itibarıyla pek farklı bir durum arzetmezler.
Kâfir: Yalanlayan ve inkâr eden anlamına gelen kâfir, İslam Dininin tümünü veya bir cüzünü inkâr edip yalanlayan kimsedir.
Müşrik: Ortak koşan anlamına gelen müşrik, Allahın zatına, isimlerine ve sıfatlarına başka bir şeyi şirk koşan, yani ortak eden kimsedir. Başka bir ifadeyle Allahı kabullenmekle beraber, Ona ait hakları, başkasının kendisinde görmesi veya bu hakları başkasına vermesi şirk; bunu yapan kimse de müşriktir.
Münafık: Gizli bir özellik olarak nifaka sahip olan kimseye denir. Kalbiyle İslama inanmadığı halde, müslümanların yanında müslüman görünmek isteyen kimseye münafık denir. Yani münafıklar, müminlerin yanında mümin, müşriklerin yanında müşrik görünen iki yüzlü riyakâr insanlardır. [505]
Akide ve temel eylem açısından insanları kısaca tanımlamaya çalışalım:
Mümin: İnanmış anlamına gelen mümin, Rasülullah (s.a.s.)in Allahtan getirdiği dini (İslamı) kalple tasdik, dille ikrar eden ve erkânını (gereklerini) yaşamaya çalışan insanlara denir.
Müslüman: Teslim olmuş anlamına gelen müslüman, Rasülullah (s.a.s.)in Allahtan getirdiği dine (İslama) kalple, lisanla ve âzâlarla teslim olmuş kimsedir. Kalbî yönü (imanı) diğer insanlarca bilinmediğinden dolayı, lisan ve vücut organlarıyla teslim olan kimse de müslümandır.
Fâsık: İtaatten çıkan veya herhangi bir anlamda itaatsizlikte bulunan kimse demektir. Fâsık, Kuranda daha çok kâfir ve münafık anlamında kullanılmıştır (9/Tevbe, 8; 5/Mâide, 81; 3/Âl-i İmran, 110 gibi). Bazan müblümanlar da fısk işleyebilirler, yani fâsık, günahkâr müslümana da denir. (bkz. 2/Bakara, 282) O halde fısk; küfür, nifak, şirk ve günah anlamlarına gelip geniş anlamlıdır. Bununla birlikte ıstılahta daha çok açıktan günah işlemekten çekinmeyen günahkâr müslümana denilmesi âdet haline gelmiştir.
Kâfirler topluluğuna gelince; kafirler de temelde üç gruba ayrılırlarsa da, bunlar da netice itibarıyla pek farklı bir durum arzetmezler.
Kâfir: Yalanlayan ve inkâr eden anlamına gelen kâfir, İslam Dininin tümünü veya bir cüzünü inkâr edip yalanlayan kimsedir.
Müşrik: Ortak koşan anlamına gelen müşrik, Allahın zatına, isimlerine ve sıfatlarına başka bir şeyi şirk koşan, yani ortak eden kimsedir. Başka bir ifadeyle Allahı kabullenmekle beraber, Ona ait hakları, başkasının kendisinde görmesi veya bu hakları başkasına vermesi şirk; bunu yapan kimse de müşriktir.
Münafık: Gizli bir özellik olarak nifaka sahip olan kimseye denir. Kalbiyle İslama inanmadığı halde, müslümanların yanında müslüman görünmek isteyen kimseye münafık denir. Yani münafıklar, müminlerin yanında mümin, müşriklerin yanında müşrik görünen iki yüzlü riyakâr insanlardır. [505]
i1 harfi
- İBÂHİYYE
- İBDÂ
- İBN KESİR
- Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azîm:
- İBN MACE
- Sünen-i İbn Mâce:
- İBN TEYMİYYE
- İBNU'S-SEBİL
- İBRA
- İBRAHİM SÛRESİ
- İBRÂNÎ
- İBTİLÂ'
- İCÂBET
- İCAP VE KABUL
- a) Sözle icap ve kabul:
- Sıygaların İcap ve Kabulde Etkisi:
- b) Mektup, elçi, telefon vb. ile icap ve kabul:
- c) Teâtî yolu ile icap ve kabul:
- İCARETEYN
- İCÂZET
- İCBÂR
- İCMA'
- İcmaın Mertebeleri:
- l) Sarih İcma:
- 2) Sükûtî İcma:
- 3) Müctehidlerin Belli Bir Ortak Noktada İttifak Etmeleri:
- İCMA-İ ÜMMET
- İCMÂLÎ ÎMAN
- İCRÂ
- Mahkeme Kararlarının İcrâ ve İnfazı: