Yahudi ve Hıristiyanları Taklit Perspektifi

Kur'an-ı Kerim, uslanmaz ruhun/nefsin temsilcisi ve her türlü değeri maddeye fedâ eden bir anlayış olarak İsrâiloğullarından sık sık bahseder ve ibret unsuru olarak, özellikle maddeperestliklerini gözler önüne serer. Bu açıdan onlarla beraber hıristiyanlardan da söz eden bir âyet-i kerimede şöyle denir:



"Ey iman edenler, (biliniz ki) hahamlardan (yahudi bilginlerinden) ve (hıristiyan) râhiplerden birçoğu insanların mallarını bâtıl/haksız yollarla yerler ve onları Allah'ın yolundan men ederler. Altın ve gümüşü yığıp biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanlara hemen acıklı bir azabı müjdele!" (Tevbe: 9/34)



Burada dikkati çeken bazı noktalar vardır:



Bâtıl yollarla insanların mallarını yiyenler, din bilginlerinin bazılarıdır ve bu iş için bu vasıflarından yararlanmaktadırlar. Bu yollarla insanların mallarını yemeleri, onları aynı zamanda Allah'ın yolundan da uzaklaştırmaktadır. Yani bu yolla malını kaybeden insan, yolunu da sapıtmaktadır. Din adamlarının bu yola girmelerine sebep, maddî ihtiraslarıdır; altın ve gümüş, yani para biriktirme arzularıdır. Hıristiyan ve yahudilerdeki bu anlayışların taklit edilmesiyle ilgili meşhur hadis-i şerifi hatırlatalım:



"Sizden öncekilerin yollarına karış karış uyacaksınız. Hatta onlar bir keler/sürüngen deliğine girseler, siz de onların arkasından gireceksiniz."  Biz,



Yâ Rasûlellah, yahudilerle hıristiyanlara mı? dedik.



"Ya kime (olacak)!?" buyurdu.[932]



Bu takip ve taklid, Allah'ın kitabını kazanç konusu yapmada olduğuna göre, yahudiler, konumuzla ilgili âyet-i kerimeye yegâne muhatap olmaktan çıkmış olmalıdırlar. Hitap, aynı anda, takibi karış karış sürdüren müslümanlaradır da:



"Elinizdekinin (Tevrat'ın) aslını tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin! Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden korkun. Hakkı bâtıl ile karıştırmayın, bilip dururken hakkı gizlemeyin. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin. (Ey bilginler!) Siz Kitab'ı okuyup gerçekleri bildiğiniz halde, insanlara iyiliği emrediyor, kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmayacak mısınız?" (Bakara: 2/41-44)



Âyetleri az bir paha (semen-i kalîl) karşılığında satmak... Hakkı bâtıl ile karıştırmak... Gerçekleri gizlemek... Dosdoğru namaz  kılmamak...  Zekâtı  vermemek (paraya  hırslı  olmak)...  Başkasına doğruyu emrettiği halde, kendini (kendi çıkarı için) unutmak... Ve bunların hepsini Kitab'ı okuyup dururken yapmak da söz konusu takip ve taklidin tamamlayıcılarından sayılabilir.[933]



"Enfâs-ı habîsiyle beş on rûh-ı leîmin



Solsun mu o parlak yüzü Kur'ân-ı Hakîm'in.



İbret olmaz bize, hergün okuruz ezber de,



Yoksa bir maksat aranmaz mı bu âyetlerde?



Lâfzı muhkem yalnız anlaşılan Kur'ân'ın



Çünkü kaydında değil, hiç birimiz mânânın.



Ya açar Nazm-ı Celîl'in, bakarız yaprağına,



Yahut üfler geçeriz, bir ölünün toprağına.



İnmemiştir hele Kur'ân, bunu hakkıyla bilin



Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için."[934]



"Lânet ola ol mala ki, tahsiline ânın,



Ya din ola, ya ırz, ya nâmus ola âlet."[935]


ÂYETLERİ UCUZA SATMAK
A harfi