Abd'ın Kur'an'daki Kullanımları:
Abd kelimesi Kuranda dört anlamda kullanılmaktadır.
Birincisi, hukuk açısından abd köle demektir. Yani hürriyeti olmayan, alınıp-satılan, mülk haline gelen kimse. Özellikle savaş sebebiyle gündeme gelen esir olma durumu.
(Sevinerek söyleyebiliriz ki kölelik son asırlarda hukuken ortadan kalkmıştır. Ancak ne yazık ki kölelik mantığı günümüzde farklı isimler altında, değişik pozisyonlarda ve kimilerinin şeytaní oyunlarıyla hâlâ devam etmektedir.)
Kısas âyetinde, hür bir kimsenin yine hür bir kimse ile, kölenin de ancak köleye karşı kısas olabileceği söyleniyor.[17] Evlenme açısından mümin bir kölenin, müşrik hür bir kimseden daha hayırlı olduğu belirtiliyor.[18] Kendisine mal verilen hür bir kimse ile, hiç bir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan kölenin sorumluluk açısından bir olmayacağı bildiriliyor.[19]
İkincisi, yaratılması açısından abd; bu da her şeyin Allahın bir yaratığı olduğunu ifade eder. Böyle bir yaratma yalnızca Allaha aittir. Onun yarattığı her şey, yani bütün abdler (kullar) Allaha itaat ederler. Bu itaat da ya isteyerek ya da zorunlu olur. İnsanların dışındaki bütün varlıklar istemeden de olsa Allaha itaat ederler. Hiç bir yaratık Allahın kendileri için çizdiği çizginin dışına çıkamaz.
Kuran şöyle buyuruyor:
Göklerde ve yerde onların tümü, Rahman (olan Allaha) yalnızca abd (kul) olarak gelecektir. (Meryem: 19/93)
Bir çok âyette, yerde ve göklerde olan her şeyin Allahı tesbih ettiği, Onu noksan sıfatlardan uzak tuttuğu, Onu zikrettiği (andığı) söyleniyor.[20]
Her şey Ona isteyerek veya istemeyerek teslim olmaktadır[21] veya secde etmektedir.[22]
İnsanlardan mümin olanlar bilerek ve iradelerini kullanarak Rablerine kulluk yaparlar, boyun eğip-itaat ederler.
Üçüncüsü, Allaha kulluk yapmak açısından abd. Bu, Kuranda bir övgü sıfatıdır. Allah (cc) kendi yarattığı insana abd-kul demektedir. Bunun anlamı; insan Allaha itaat etmek durumundadır. Kulun bu itaatı bilinçli bir itaat olduğu için onu diğer varlıklardan daha üstün bir yere çıkarır.
Bu anlamda bütün insanlar Allahın kuludur (yani hepsi de abdullahtır). Allah (cc) insanların mevlâsıdır.[23] İnsanları koruyan, gözeten ve nimet veren sahip Odur. İnsanlar bu en yüce Mevlâya kalpten bağlanmalı ve yalnızca Ona itaat etmeli ve kulluğu yalnızca Ona yapmalıdır. Allah (cc) en yüce Efendi, insanlar ise değerli birer abddirler.
Hz. İsa (as) şöyle diyor:
Şüphesiz ben Allahın kuluyum, O bana kitab verdi ve beni peygamber yaptı. (Meryem: 19/36)
Allah (cc) çok sabırlı olduğu için Eyyûb (as)u övüyor ve Onun güzel bir abd-kul olduğunu söylüyor.[24]
Nuh (as) da şükreden bir abddi (kuldu).[25]
Abd sıfatı Hz.Muhammed için de kullanılan övücü bir sıfattır. Rabbimiz bazı peygamberler için kulumuz dediği gibi Hz. Muhammede de kulumuz demektedir.
Eğer kulumuza (Hz. Muhammede) indirdiğimiz Kurandan şüphe ediyorsanız, haydi onun gibi bir kitab getirin bakalım... (Bakara: 2/23).
Müminler eğer Allahın kulu (Hz. Muhammede) indirilen kitaba iman ediyorsalar; O kitaba göre hareket etmek durumundadırlar.[26] O Allah (cc) kulu (abdi) olan Hz.Muhammedi, bazı âyetlerini göstermek için bir gece Mescid-i Haramdan alıp Mescid-i Aksaya götürmüştür. (İsra ve Mirac olayı)[27]
Yine Kuran, peygamberimize kitap indirildiğinden söz ederken kulumuza indirdiğimiz, kulumuza indirilen demektedir ve Hz. Muhammedi seçkin bir kul olarak anmaktadır.[28]
Şu âyette ise Allahın abdi (kulu) Hz. Muhammede her konuda yeterli olduğunu söylüyor:
Allah, kuluna yeterli değil mi?... (Zümer: 39/36)
Melekler[29] ve cinler de Allahın kullarıdır.[30] İnsanların ve cinlerin yaratılma sebebi de Allaha kulluk (ibadet) yapmaları, Allahın dışında hiç bir tanrıya ibadet etmemeleridir. [31]
Peygamberimiz (sav) kendisine abdullah- Allahın kulu denilmesinden hoşlanır, dua ederken sürekli Yarabbi senin kulun... kelimesini kullanırdı. Şehâdet kelimesinde Hz. Muhammedin Allahın rasûlü olduğunun söylenmesinden sonra, Onun Allahın kulu olduğunun vurgulanması oldukça dikkat çekicidir. Demek ki abd-kul olma sıfatı yüceltici bir sıfattır ve inanan kulların Allaha itaat ve ibadet ettiklerinin göstergesidir. Kendini bu şekilde niteleyen mümin, kulluğu yalnızca Allaha yaptığını, mutlak boyun eğişin yalnızca Ona yapılması gerektiğini ve başka şeylere kulluğun alçaltıcı olduğunu ilân etmiş olur.
Abdin dördüncü anlamı; dünyalıklara, mala ve servete aşırı bağlılıktır. Paraya, çıkara, dünyalıklara aşırı bir ilgi gösterip te Allahı unutanlar kötü insanlardır. Kimileri için maldan, servetten, paradan üstün bir şey yoktur. Bu gibi şeyler onun gözünde çok kutsaldır, başka kutsal bir şey yoktur. Böyleleri bu kötü ahlâkları yüzünden Allaha insan olarak yapmaları gereken kulluğu unuturlar.
Peygamberimiz buyuruyor ki: Altına, gümüşe ve lükse abd-kul olan kahrolsun[32]