Kur'ân-ı Kerim'de İmam Kavramı

Kur’ân-ı Kerim’in adlarından biri de ‘Ümmü’l Kitab’dır. Yani kitapların anası, kaynağı, kökü.[505] Kur’ân-ı Kerim, aynı zamanda ‘İmâmü’l Mübîn’dir. Yani apaçık önder, yol gösterici, birleştirici, önde olandır. ‘İmam’, Yâsin Sûresinde, kaderin yazıldığı yer, Levh-i Mahfuz anlamında kullanılmıştır.[505] Kur'anda; takvâ sahiplerine önder olma isteği ve bu konudaki duâ övülmüştür.[505] Demek ki imam (lider, önder) olmak bir nimet ve bir şereftir.



Kur’ân-ı Kerim, Hz. İbrâhim (a.s.)’e, ‘insanların imamı’ sıfatını vermektedir. İbrâhim (a.s.), büyük peygamberlerdendir ve Tevhidin babası sayılmaktadır. O bu mânâda bütün insanların önderidir. Yahûdiler ve hıristiyanlar günümüzde bile İbrâhim (a.s.)’i severler.[505] İbrâhim (a.s.) soyundan gelen peygamberler de insanlığa birer imamdır.[505]



‘İmam’, etrafında bir topluluk (ümmet) toplayan, onları peşinden götüren, onlara yol gösteren insandır. İmam makamında olan önderler, insanları hidâyete ve kurtuluşa götürdükleri gibi, peşine takılanları ateşe sürükleyenler de vardır.[505] Bunlar, "eimme-i küfr"dür, küfrün imamları, kâfirlerin önderleridir. Fazîletli insanlara, mü'minlere, takvâ sahiplerine imam olmak ne kadar şerefli bir rütbe ise, inkârcılara ve günahkârlara imam olmak da o kadar şerefsiz ve aşağılık bir iştir. Kıyâmet günü bütün insanlar, kendilerine yol gösteren veya peşinden gittikleri, izini takip ettikleri imamlarıyla (önderleriyle) beraber diriltilecek ve o şekilde hesaba çekileceklerdir.[505]



"İmam" kelimesi, Kur'ân-ı Kerim'de tekil olarak 7[505], çoğul olarak da 5[505] olmak üzere toplam 12 yerde geçmektedir. İmam kelimesi, bu âyetlerde şu anlamlarda kullanılmıştır:



1) İyilik önderleri: Kur'an'da "imam" kavramı, daha çok önder, iyilik önderleri anlamında kullanılır. Bazı peygamberler imam olarak vasıflandırılır[505], bazı iman edip takvâ sahibi kimselerin muttakîlere imam olmak için duâ ettikleri vurgulanır.[505] Tüm bu âyetlerdeki kullanım, iyilik önderleri anlamındadır.



2) Kötülük önderleri: Kur'an, küfrün imamlarıyla savaşılmasını emreder.[505] Yine, bazı yöneticiler, insanları ateşe çağıran imamlardır.[505] İnsanlara önderlik edenlerin bir kısmı, onlara kötülük yaparak dünyada huzursuz eden ve âhirette cehenneme sürükleyen kimseler olabilir. Meselâ, Firavun, kötülük timsali önder olarak gösterilir.[505] Bu âyetlerdeki imam kavramı, kötülük önderi anlamındadır.



Görüldüğü gibi imam kavramı, genel olarak hak önderleri anlamında kullanıldığı halde, küfrün lider ve önderleri için de kullanılır. "İmam" lafzı mutlak (genel) anlamda kullanıldığı zaman, bâtıl imamlara kullanılmaz. Kur'an'da küfür imamlarının anlatılması, hep kayıtlı olarak ("küfür imamları" şeklinde) gelmiş, mutlak bir ifade ile (sadece "imam" şeklinde) kullanılmamıştır. Kâfirler imam/önder olamayacaklarından, kâfirlerin önderlerine mutlak olarak "imam" ismi verilemez; ancak "kâfirlerin imamları" şeklinde kullanılır.   



3) Kitap ve peygamber: Kur'an'da "imam" kavramına, önder anlamının yanında, kitap ve peygamber mânâsı da verilir.[505]



4) Levh-i Mahfuz: İmam kelimesinin Kur'an'da diğer bir anlamı, Levh-i Mahfuz'dur.[505] Levh-i Mahfuz; Allah tarafından takdir olunmuş şeylerin yazılı olduğu mânevî levha, kitap demektir.



5) Yol: İmam kelimesi, bir âyette de yol anlamına kullanılmıştır.[505] Yola imam denilmesi, yolun uyulup izlenmesiyle ilgilidir.  



İmam Kelimesinin Geçtiği Ayetler:  



"Bir zamanlar Rabbi İbrâhim'i birtakım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince; 'Ben seni insanlara imam/önder yapacağım' demişti. 'Soyumdan da (imamlar/önderler yap, yâ Rabbi!)' dedi. Allah: 'Ahdim zâlimlere ermez (onlar için söz vermem)' buyurdu." (Bakara: 2/124)



“Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar ve dininize saldırırlarsa, küfrün imamlarına/önderlerine karşı savaşın. Çünkü onların yemin (diye bir şeyleri) yoktur. (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler.” (Tevbe: 9/12)



“Rabbin tarafından gelmiş açık bir delile dayanan ve kendisini Rabbinden bir şâhidin izlediği, ayrıca kendisinden önce, bir imam/önder ve bir rahmet olarak Mûsâ’nın Kitab’ı (elinde) bulunan kimse, (inkârcılar gibi) midir? Çünkü bunlar, ona (Kur’an’a) inanırlar...” (Hûd: 11/17)[505]



“Eyke halkı da gerçekten zâlim idiler. Fakat Biz, onlardan da intikam aldık. Bu yerlerin ikisi de (Eyke ve Hicr) açık bir imam/yol üzerindedir.” (Hıcr: 15/78-79)



“Her insan topluluğunu, imamları/önderleri ile birlikte çağıracağımız günde kimlerin amel defterleri sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okurlar.” (İsrâ: 17/71)



“Ona (İbrâhim’e), İshak’ı ve fazladan bir bağış olmak üzere Ya’kub’u lütfettik; her birini sâlih insanlar yaptık. Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren imamlar/önderler yaptık ve kendilerine, hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, Bize ibâdet eden kimselerdi.” (Enbiyâ: 21/72-73)



“Ve onlar (iman edip tevbe edenler), ‘Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine imam/önder kıl!’ derler.” (Furkan: 25/74)



“Biz istiyoruz ki, o yeryüzünde müstaz’aflara (güçsüz düşürülenlere) lütufta bulunalım, onları imamlar/önderler yapalım, onları vârisler kılalım (ötekilerin yerini aldıralım).” (Kasas: 28/5)



“Onları (Firavun ve askerlerini) (insanları) ateşe çağıran imamlar/öncüler kıldık. Kıyâmet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas: 28/41)



“Sabrettikleri ve âyetlerimize yakînî olarak (kesin bir şekilde) iman ettikleri zaman, onların içinden, emrimizle doğru yola ileten imamlar/rehberler yaptık.” (Secde: 32/24)  



“Şüphesiz ölüleri ancak Biz diriltiriz. Önden gönderdikleri işleri ve bıraktıkları eserleri yazarız. Zâten Biz, her şeyi apaçık bir imam/kitap (olan Levh-i Mahfûz’da) sayıp yazmışızdır.” (Yâsin: 36/12)



“Ondan önce de bir rahmet ve imam/rehber olarak Mûsâ’nın kitabı vardır. Bu (Kur’an) da, zulmedenleri uyarmak ve muhsinlere/iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisânıyla indirilmiş, doğrulayıcı bir kitaptır.” (Ahkaf: 46/12)[505]