Hastanın İkrarı:

Hasta ölüm halinde bulunan kişi veya ölmeden önceki hastalık (morozu'l-mevt) halinde olan insandır. Fıkıh kitaplarında, ikrar bölümlerinin içinde, belli özelliklerinden dolayı, hastanın ikrarına da ayrı bir alt başlık konularak yer verilmiştir. Çünkü insan, hayatı boyunca elde ettiği mal veya serveti kendisiyle beraber götüremeyeceğini ölüm anında yaşayarak ve müşahede ederek bizzat anlar. Bu dünya mal ve hırsının ne kadar geçici bir şey olduğunu kabullenerek, bir çok hatasından dolayı müthiş bir pişmanlık duyar. Bu gibi sebeplerle de belli ikrarlarda bulunabilir. Bunun için İslam hukukçuları ölüm halinde bulunan bir hastanın durumunu dikkate alarak belli prensipler koymuşlardır. Bu prensipleri kısaca özetleyelim:



Ölüm hastalığı halinde bulunan bir kimsenin, kendisine varis olmayacak bir kişi için ikrarı geçerlidir. Bu ikrarı bütün malı için bile olsa durum değişmez. Fakat varisleri için olan ikrarı batıldır, geçersizdir. Fakat diğer varisler, hakkında ikrar yapılan varise yapılan ikrarı kabul ederlerse o takdirde geçerlidir. Çünkü Hz. Peygamber "Varise vasiyyet yoktur" (Buhârî, Vesaya, 6) buyurmuştur. Diğer taraftan bu kişinin varislerden birine yapacağı ikrar, diğer varisleri bazı haklardan mahrum bırakacaktır. Bunun neticesi olarak da varisler arasında düşmanlık ve kin doğabilir. Bu sebeple varise yapılan ikrar geçersiz sayılmıştır.



Bir kimsenin sağlığındaki borçları ile, hastalığı sırasında yaptığı sebebi bilinen borçları, ölüm hastalığında yaptığı ikrarlarına takdim edilir. Yani mirastan, önce sağlığında yaptığı borçları ödenir, geriye kalan terekesinden de ölüm hastalığında yaptığı ikrarı ödenir. Geri kalan malları da varisler arasında usulüne göre taksim edilir. Ayrıca hastanın, alacaklılardan birini diğerlerine tercih ederek, malından sadece birinin borcunun ödenmesini istemesi doğru değildir. Böyle bir şey yaptığı takdirde, diğer alacaklıların haklarını iptal etmiş olur.



Hiç bir varisi bulunmayan bir kimsenin ölüm hastalığındaki ikrarı, bir nevi vasiyyet olarak, bütün malları hakkında muteberdir (bk. el-Mevsilî, el-İhtiyar li Ta'lîli'l-Muhtâr, İstanbul 1980, II, 136 vd.; Şeyhî Zâde, Mecmau'l-Enhur fi Şerhî Mültekâ'l Ebhur, Matbaa-ı Âmire 1301,II, 291 vd; İbn Âbidîn, Haşiyetü Reddi'l Muhtâr, İstanbul 1984, V, 610 vd; Bilmen, a.g.e,VIII, 63 vd.).



Hamdi DÖNDÜREN



Talat SAKALLI