İNSANI İHYA

Adından da anlaşıl­dığı gibi bu eserimizin gayesi, cahiliyye anlayışının egemen olduğu bu çağda, fıtratından uzaklaştırılmış ve kendisine yabancılaştırılmış insanın ihya edilmesine bir katkıda bu­lunmaktır…



Bu eser, insanı ihya vazifesini yüklenmiş muvahhid mü’minlerle bir dertleşmedir… Bu kitabta beyan olunanlar, insanlara İslâm’ı tebliğ eden ve onları yegâne Rableri olan Allah’a davet eden ihya erleriyle bir sohbettir…



Müstevli zalim tağutlar tarafından işgal edilen, şirk ve küfrün egemen olduğu İslâm topraklarındaki mustaz’af müslümanların, yeniden İslâm ile ihya edilmeleri gerekir… Cahilî anlayışlar ve tağutî kültürlerle, özlerinden ve fıtrat dini olan İslâm’dan koparılmaya çalışılan mazlum mustaz’afların özlerine dönmeleri ve yeniden İslâm’a sarıl­maları için uyarılmaları ve uyandırılmaları gerekir… Asır­lık uykularından bir fecr-i sadık ile uyandıkları ve fıtrî de­ğerle­rine sahib çıktıkları andan itibaren, girift problemlerini kökten çözebilecek, derin yaralarını sarıp tedavi edebile­ceklerdir… Bunun için kendilerine yol gösterilmeli, hida­yetlerine vesile olunmalı ve şuurlanmalarına yardım edil­melidir…



Yaratılış gayelerinin farkına varan, kendisini ve Rabbi Allah’ı tanıyan, katıksız bir şekilde iman edip imanın gereği olan hâl ve harekette bulunan muvahhid mü’minler, diğer insanların ihya olması için bütün imkânlarını harcamalıdır­lar… İnsanların, gafletten uyanmaları ve ce­haletten kurtu­lup, karanlıklardan nura kavuşmaları için ciddî ve samimi ihya erlerine ihtiyaçları vardır… Böyle bir hareketin başa­rısı, insanlık âleminin kurtuluşudur… İn­sanlık âleminin huzur ve barışı, böyle bir kurtuluş ile elde edilir…



Bu eser, ihya erlerinin yetişmesine yardımcı olabilirse, yazılış gayesi gerçekleşmiş ve istenilen hedefe ulaşılmış olu-nur…



Dâvâmızın başı ve sonu, Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd etmektir.[274]