İHRAM

Hac veya umreyi yahut her ikisini eda etmek için mübah olan şeylerden bazılarını kendisine belli bir süre haram kılmak, bunları yapmaktan sakınmak; İhrama girmek, Mekke haremine, haram bölgeye veya haram aya girmek; bir söz veya taahhüdün gereklerine uymaya başlamak; bir şeyi helâlden haram kılmak. İhram; mikat denilen yerde hacca veya umreye niyet ederek telbiye'de bulunmakla meydana gelir.



Telbiye duası şudur: "Lebbeyk, Allahumme Lebbeyk, La şerike leke lebbeyk. İnne'l-hamdeve'n-ni'mete leke ve'l-mülke lâ şerike leke". Anlamı: "Emrine hazırım... Allahım emrine hazırım... Emrine hazırım, senin ortağın yoktur. Emrine hazırım... şüphe yok ki hamd da, ni'met de, sadece sana mahsustur. Senin hiç bir ortağın yoktur". Hz. Peygamberden rivayet edilen telbiye budur (Buhârî, Hacc, 26, 101, Libâs, 69; Müslim, Hacc, 19-20, 275; Ebû Dâvud Menâsik, 26; Tirmizi, Hacc, 13; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 302, 11, 3, 79, 341, 352, 476, VI, 243).



İhrama girene "haram" veya "muhrim" denir. Hac veya umre için dışarıdan gelen mümin (âfakî) mikat denilen yere gelince önce abdest veya gusûl abdest alır. Yalnız bu gusûl abdesti Resulullah (s.a.s)'ın ihrama girerken yaptığı bir davranış olduğundan dolayı yapılır. İhrama girerken gusûl abdesti almanın hükmü, tıpkı cuma namazına giderken alman gusûl abdesti gibidir (el-Merginânî, el-Hidaye, Kahire 1965, I, 136). Gusûl abdestini aldıktan sonra izâr ve ridâ (alt ve üst peştamal) giyer. İhramda olan kişi dikişli elbise giyemez. Avret yerini ve sıcakla soğuktan koruması için belden aşağısını izâr'la, belden yukarısını da ridâ ile örter. İzâr, göbekten diz kapağına kadar olan yerleri örten bir peştamaldır. Ridâ ise sırta, omuza ve göğse örtülen havludur. Alt peştamalın düşmemesi için bir kemerle bağlanması mümkündür. İhrama giren kimse tavafın ilk şartlarında ve sa'y ederken ridâ'sını sağ omzunun altına alır ve sol omzuna koyar; böylece sağ omuzu açıkta kalır (el-Fetâvâ'l-Hindiyye, Beyrut 1400, l, 222).



Bu şekildeki ihram erkeklere mahsustur. Kadınlar, normal elbiseleri ile ihrama girerler. Câbir (r.a) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte; "Resulullah (s.a.s) Zülhuleyfe'de ihrama girdikten sonra iki rekat namaz kılar ve şöyle dua eder: "Allahım... Ben haccetmek istiyorum, niyetim budur.



Bunu bana kolay kıl ve benden kabul buyur". Bu dua hacca niyet edenler içindir. Umreye niyet edenler ise hac yerine umreyi söyleyerek dualarını yapmış olurlar. Duadan sonra telbiye getirilir.



İhrama niyyet etmeden sadece telbiye getiren kimse "muhrim" sayılmaz. Zira ibadet ancak niyet ile olur (İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, Beyrut 1315, II, 139). Hem niyet eden, hem de telbiye getiren kimse "muhrim" durumundadır. Namazların sonunda yolda giderken yüksek bir yere çıktığı, bir vadiye indiği veya bir kafile ile karşılaştığı zaman, telbiye getirilir. Ayrıca seher vakitlerinde de yüksek sesle telbiye duası okunabilir (el-Meydânî, el-Lübâb fi Şerhi'l Kitâb, Beyrut 1400, I, 183).