İDEOLOJİ

Kelimenin aslı Latincedir. İdea, "görünen biçim, fikir" sözcüğü ile logos "bilgi" sözcüğünün birleşmesi ile yapılmış ve düşünceyi inceleyen bilim (ideler bilimi) anlamında ileri sürülmüştür.[223] Siyasî ve ictimaî bir doktrin meydana getiren ve bir hükümetin, bir partinin veya bir sosyal sınıfın hareketine yön veren, düşünce sistemine ideoloji denir.[224]



Bütün ansiklopedilerde ortak olan tarif şöyledir: "Bir topluma veya toplumsal sınıfa has düşüncelerin tümüne ideoloji denir."[225] İlk olarak Destut de Tracy tarafmdan, felsefî bir hareket olarak savunulmuştur. Daha sonra Cabanis, Volney Grat ve Daonou tarafından siyasî bir topluluk olarak sahneye çıkarılmıştır. Onsekizinci yüzyılda "ideologlar" denilince bu isimler akla gelirdi.



İdeoloji ile ilgili en geniş bilgiye Cemil Meriç'in Umrandan Uygarlığa isimli eserinde rastlıyoruz.[226] İdeolojinin, kaypak ve karanlık bir mefhum olduğunu, Büyük Fransız İhtilâlinden sonra "felsefeye" başka bir isim bulmak gerektiğini, zira felsefenin kiliseden koptuğunu, bunun için "ideoloji" kelimesinin Destut de Tracy tarafından uydurulduğunu ( 1796) izah eden Cemil Meriç, bütün Fransızca sözlüklerin, bu kelimeye verdikleri mânâyı tek tek beyan etmektedir.



Şurası muhakkaktır ki, ideloloji metafizik muhtevasından sıyırılmış bir felsefedir. İslâm mütefekkirleri ve ûlemasının "felsefecileri" küfürle itham ettiğini bilen batıcı-lâik kadrolar, bu kelimenin arkasına sığınmışlardır. Bilginin kaynağını duyu organlarının faaliyetleri ve akıl yürütme ile sınırlandıran ideologlar, vahyi inkâr ettikleri için kâfirdirler. İslâm topraklarındaki bütün ideolojilerde görülen temel özellik, nassı inkâr hastalığıdır. Dolayısıyle her ideoloji "ilahlık" iddiasına dayanır. Üretim, üretim araçlarının mülkiyeti ve tüketim gibi konularda "helâl" ve "haram" hududlarını inkâr ederler. "Sermaye" ve "emek" anlayışında, birbirine zıt teoriler ortaya koysalar da, "Mülkün Allahû Teâla (cc) tarafından yaratıldığı gerçeğini" inkârda birleşirler. Bütün bu gerçekler dikkate alındığında "Lâ ilâhe" (İlâh yoktur) "illâ'llah" (ancak Allah vardır) diyen her mü'min, bütün ideolojileri inkâr etmiştir. Kelime-i tevhidi kalben tasdik ve dille ikrar eden mü'minler; ismi ne olursa olsun, İslâm topraklarını işgal eden bütün ideolojilerle savaşmak (cihad etmek) durumundadırlar. Aksi davranışta bulunanlar, cihad gibi farz-ı ayn hale gelen ameli terkettikleri için mes'ûldürler. [227]