Kur'an ve Sünnette İblis:

İblis kelimesinin türediği kök Kur'an'da lugat manasıyla da kullanılmıştır. Lugat anlamındaki; "Allah'ın rahmetinden umut kesmek, umutsuz kalıvermek" anlamlarında Kur'an-ı Kerim'in çeşitli surelerinde kullanılmıştır.[152]



Kur'ân-ı Kerim'de bildirildiğine göre



“Allah meleklere: "Ben, balçıktan işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım; onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti. Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi. Allah: "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?" dedi. O: "Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem" dedi. "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi. İblis: "Rabbim! Beni hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar ertele" dedi. Allah: "Sen bilinen gün gelene kadar bırakılanlardansın" dedi. İblis: "Rabbim beni saptırdığın için and olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim; halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım " dedi Allah söyle dedi: "Benim gerekli kıldığım dosdoğru yol budur; kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun olamaz. Ancak sana uyan sapıklar bunun dışındadır ve cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir" dedi. (el-Hicr, 15/28-43; el-İsra, 17/61)



“Böylece İblis, Adem (a.s)'e secde etmekten kaçındı, büyüklük tasladı ve inkar edenlerden oldu." (el-Bakara: 2/34; el-A'raf: 7/11).



İblis'i böbürlendiren, Adem (a.s)'e secde etmekten alıkoyan hususlardan biri de, onun ateşten yaratılmış olmasıdır. Ona göre ateşten yaratılmış olmak bir üstünlük vesilesidir. Bunu, onun şu sözlerinden anlıyoruz:



"...Allah: "Ey İblis, ik elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Böbürlendin mi? yoksa gururlananlardan mısın?" dedi. İblis: "Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın?" dedi. Allah: "Defol oradan, sen artık kovulmuş birisin, ceza gününe kadar lanetim senin üzerinedir." dedi..." (Sad: 38/71-85)



Yine Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğine göre İblis, yalnız Allah'a isyan etmekle kalmamış; Adem (a.s)'ın ve eşinin Cennet'ten çıkarılmalarına sebep olmuş ve böylece insanoğluna en büyük düşmanlığını da yapmıştır. Şöyle ki:



Allah: "Ey Adem! Doğrusu bu senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi Cennet'ten çıkarmasın, yoksa bedbaht olursun. Doğrusu Cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın, orada ne susarsın ne de güneşin sıcağında kalırsın." dedik ama şeytan ona vesvese verip: "Ey Adem (a.s) sana sonsusuzluk ağacını ve çökmesi mümkün olmayan bir saltanatı göstereyim mi?" dedi. Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi, ayıp yerleri görünüverdi. Cennet yapraklarıyla örtünmeye koyuldular. Adem, Rabbine başkaldırdı ve yolunu şaşırdı. Rabbi yine de onu seçip tövbesini kabul etti, ona doğru yolu gösterdi. Onlara şöyle dedi: "Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (Cennet'ten) inin" (Taha: 20/117-123)



İblis'in genel karakteri, büyüklük taslamak ve inkar, insanlara kötü şeyleri iyi göstermek ve onları doğru yoldan saptırmak ve insanlara vesvese vermektir. İşte bunun içindir ki Yüce Allah:



"Ey insanoğulları! Siz beni bırakıp İblis'i ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir." (el-Kehf: 18/50)



Bu son ayette İblis'in "Cinlerden olduğundan ve onun soyundan" bahsedilmektedir. Diğer bir ayette de: "Onlar azgınlar ve İblis'in adamları hepsi tepetakla oraya (cehenneme) atılırlar." (eş-Şuarâ: 26/94-95) buyurulmak suretiyle, İblis'in ordularının olduğuna da dikkat çekilmektedir. İnsanların beraberlerinde onlara vesvese veren bir şeytanın bulunduğunu bir başka hadis-i şerifte de görüyoruz.



Hz. Âîşe (r.a) şöyle rivayet etmiştir:



"Rasulullah (s.a.s) bir gece yanımdan çıkıp gitti. Ben bundan dolayı kıskançlık duydum. Biraz sonra geldi ve benim kıskandığımı hissetti. Bana:



"Neyin var ey Âîşe, kıskandın mı?..." diye sordu. Ben:



"-Bana ne olacak, benim gibisi, senin gibi bir zatı kıskanmaz mı?” dedim.



Rasulullah:



"-Sana, şeytanın mı geldi?" dedi. Ben:



"-Ey Allah elçisi, benimle beraber bir şeytan mı var?” dedim. O da:



"-Evet..." dedi



"-Her insanın yanında bir şeytan var mıdır?” dedim." O da:



"-Vardır", buyurdular, Ben yine:



"Seninle de mi ey Allah'ın Resulu?" diye sordum. şöyle buyurdu:



"-Evet. Fakat, Rabbim ona karşı bana yardım etti de o da müslüman oldu."[153]



Bu hadisten, İblis olarak bildiğimiz şeytandan başka, her insanın yanında, onu doğru yoldan saptırmak için bir şeytanın da bulunduğunu öğreniyoruz. Ancak bununla insan kalbinde lümme-i şeytaniyye denilen şeytanın ahizesi gibi vazife gören parçanın kastedilmesi de mümkündür.



Şeytana karşı alınacak tedbirleri şöyle sıralayabiliriz:



Her insanın yanında bir şeytan olduğuna göre, ondan nasıl emin olacağız ve onun bizi doğru yoldan saptırmak için başvuracağı hilelerden kendimizi nasıl koruyacağız? Kur'an-ı Kerim'de bazı ayetlerde şöyle buyurulur:



"Kur'an okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın. "(Eûzü billahi mineşşeytanirracim) Doğrusu şeytanın, inananlar ve yalnız Rablerine güvenenler üzerinde nüfuzu yoktur. Onun nüfuzu (etkisi) sadece onu dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlar üzerinedir." (en-Nahl: 16/98-100)



Şeytanın telkinlerine uyanlarla, şeytan hakkında ise bir ayette şöyle buyuruluyor:



"Onlar azgınlar ve İblis'in adamları, hepsi tepe taklak oraya (cehenneme) atılırlar." (es-Şuarâ: 26/94-95)



Yukarıda anlamını verdiğimiz ayetlerden de anlaşılıyor ki, Allah'a içtenlikle inanarak ibadet eden insanlar üzerinde, -kurşuna karşı çelik yelek giyilmiş gibi şeytanın hiçbir etkisi olamamaktadır. Allah'a inanıp emirlerine uyan ve Peygamber efendimiz (s.a.s)'in gösterdiği yoldan giden kişiler, şeytana galip gelmişler demektir. O halde, şeytana boyun eğmemenin tek yolu, Allah'a samimi olarak inanmak ve ibadetleri tam yapmak Hz. Peygamber (s.a.s)'in gösterdiği yoldan ayrılmamaktadır. Her işimize başlarken de: "Euzü besmele" ile başlamaktır.[154]