a- Hz. Ebu Bekir'in Halife Seçilmesi:

Hz. Ebu Bekir (r.a)'in Sahabiler arasındaki yeri son derece üstündü. Sahabilerin kendileri bile aralarında en faziletli kişinin Hz. Ebu Bekir olduğunu çeşitli vesilelerle ifade etmişlerdir. İbn Ömer (r.a), Hz. Peygamber (s.a.s) zamanında Hz. Ebu Bekir'i bütün sahabilerden üstün gördüklerini ifade ediyor (Buhârî, Fedâilu's- Ashâbi'n-Nebiyy, 4). Bunda da onun Hz. Peygambere olan yakınlığı, İslâm için yapmış olduğu fedakârlıklar ve üstün meziyetleri rol oynamıştır.



Hz. Ebu Bekir'in üstünlüğünü ortaya koyan pek çok hadis tesbit etmek mümkündür (bk. Buhârî, el-Amel fî's-Salah, 3, 6; Ezan 38, 46, 47, 68, 70; Salat 80; Fedailu's-Ashabi'n-Nebiyy, 3, 5, 6; Sehiv 9; Sulh 1; Müslim Fedailu's-Sahabe, 10; Ebu Davut, Sünne,11; Tirmizî, Menâkıb,14, 16,17; Nesâî, İmâmet, l, 7,15; Kudât 24; İbn Mace, İkame 142).



Ashâb-ı Kiram, Hz. Peygamber'in Hz. Ebu Bekir'e karşı işaret edilen tavrı ve onun hakkındaki sözlerini onun halîfe olması gerektiğine dairen azından- bir işâret olarak kabul etmişlerdi. Bunda da her bakımdan elbette ki haklı idiler. Çünkü Hz. Peygamberin halifesi olmak için gereken her türlü nitelikler, öncelikle onda toplanmış bulunuyordu. Müslümanlar için ondan daha hayırlı bir halife adayı bulunamazdı. Rasûlullah şöyle buyurmuştu; "Siz şu emirlik (devlet başkanlığı) hususunda insanların en hayırlılarını, emir olmazdan evvel emir olmayı pek fena gören ve onu arzu etmeyen kimseler bulursunuz" (Tecrid-i Sarih Tercümesi, IX, 216, 1421-2). Hz. Ebu Bekir de halife olduktan sonra: "emirliği hiçbir zaman düşünmediğini, Allah'tan onu dilemediğini hutbelerinin birinde hazır olanlara açıkca söylemiştir (İbn Kuteybe, a.g.e., I, 19; Kandehlevî, a.g.e., II, 614).



Rasûlullah'ın vefatından hemen sonra Ensâr, Saideoğulları Sakifesi denilen yerde toplanmış ve Sa'd b. Ubâde'yi halife seçmek istemişlerdi. Ancak bu konuda onlar arasında da görüş ayrılığı bulunuyordu. Bu konuda tartışmaların devam ettiği sırada Hz. Ömer ve Ebu Ubeyde ile berâber gelmiş olan Hz. Ebu Bekir söz alarak, Kur'ân'da Ensâr kadar muhâcirûn'dan da övgüyle söz edildiğini ifade etti. Ancak bu işte Arapların kureyşten başkalarına itaat etmeyeceklerini anlattı ve bu nedenle Ebu Ubeyde ile Ömer'den birisine bey'at edilmesini istediyse de, ikisi de bu teklifi reddettiler ve bu işe Hz. Ebu Bekir'in seçilmesi gerektiğini bildirdiler. Başta Beşir b. Sa'd, Ebu Ubeyde ve Hz. Ömer (r.a) olmak üzere hazır bulunanların tümü ona bey'at ettiler. O anda bey'at etmeyen Sa'd b. Ubade ve hazır bulunmayan Hz. Ali ile diğer bazı Hâşimîler sonraları teker teker bey'at ettiler. Böylece Hz. Ebu Bekir aralıklarla üç defa minbere çıkıp her gün bu görevi kabul etmediğini bildirdi ve yerine başka birisini seçmelerini müslümanlardan istediyse de, onlar kendisinin halifeliğinde ısrar ettiler. Böylelikle Hz. Ebu Bekir (r.a)'in halifeliği kesinleşmiş oldu. (İbn Sa'd Tabakat, III, 178 vd.; İbnü'l-Esîr, el-Kamil, Beyrut,1400/1980; 220 vd; İbn Kutaybe a.g.e I, 7-20; Kandehlevi, a.g.e II, 606, 616; Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev. s. Tuğ, İstanbul 1969; II, 315-319; Ashab-ı Kiram, I, 177-184; Şibli, Asr-ı Saadet, IV, 33-40 vd.).