Şartlı ve Mükellefiyetli Hibe:

Bir hibe tasarrufunda, şart veya mükellefiyetin bulunmaması asıldır. Hanefilere göre, şart veya mükellefiyeti de içine alabilen ivazlı hibe başlangıç itibariyle hibe ise de, sonuç itibariyle satımdan ibarettir, bu yüzden de câizdir. Hatta İmam Züfer'e (ö. 158/775) göre, bu çeşit hibe tam olarak satım akdi hükmündedir. Şâfiî ve Mâlikîler de, bu konuda Züfer'le aynı görüştedir (es-Serahsî, el-Mebsût, Kahire 1324-1331, XII, 79; Sahnun, el-Müdevvenetü'l-Kübrâ, Kahire 1323-1324, XV, 79; Mâlik, el-Muvatta'. Kahire 1348, II, 128).



İvaz şart koşulan hibe ile ilgili Abdullah b Abbas'tan (ö. 68/687) şöyle bir hadis nakledilir: "Hz. Peygamber'e (s.a.s) birisi bir deve hibe etmiş, o da karşılığında bir ödemede bulunduktan sonra, o şahsa ran oldun mu? diye sormuş; o şahıs, hayır deyince, onu razı edinceye kadar mukabil ivazı arttırmıştır" (Ahmed b. Hanbel, I, 295; Abdurrezzak, el-Musannef, IX, 105). Tirmizî aynı hadisi naklettikten sonra, bedelin "altı tane genç deve" olduğunu belirtir. İbn Hibbân'ın rivayetinde, Hz. Peygamber'in: "Vallahi Kureyş'ten veya Ensar'dan yahut Sakîf'ten olandan başka hiç. bir kimseden hibe almamak içimden geçti" dediği nakledilir (el-Askalâni, Bulûğu'l-Merâm, Terc. ve Şerh, A. Davudoğlu, İstanbul 1967, III, 191, H. no: 790/958).



Hz. Ömer'in (ö. 23/643), yapılan bir hibeye, karşılık bekleyen kimse hakkında; ya bağışladığı şey geri verilmelidir, ya da mukabil bir ıvaz ödenmelidir, dediği nakledilir (Abdurrezzâk, a.g e., IX, 105). Yine Hz. Ömer'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "İyi cins bir atımı Hak yolunda tasadduk ettim. Bir süre sonra sahibi hayvana yazık etmiş. Ben onu ucuza satacağını anlayarak, Rasûlüllah (s.a.s)'a hükmünü sordum da: "Onu ne satın al, ne de sadakadan dön; Çünkü sadakasından dönen, dönüp kusmuğunu yiyen köpek gibidir" buyurdular (Müslim, Hibât, 1):



Mecelle'nin 855. maddesinde ; "Ivaz şartı ile hibe sahih ve şart muteberdir" denildikten sonra, konu şu örnekle açıklanır. Bir kimse ölünceye kadar kendisine bakmak şartıyla mülkü olan bir akan birine hibe ve teslim etse, lehine hibe yapılan kimse, bağışlayanı bakmaya razı iken, bağışlayan pişman olup hibesinden dönmekle o akarı geri alamaz.