Kesimin Meşrû Sayılması İçin Gerekli Şartlar:

a. Kesenin müslüman veya ehl-i kitaptan olması. Âyette; "... ancak usulüne göre kestikleriniz müstesna" buyurularak, mü'minlere hitab edilmiştir (el-Mevsili, a.g.e, cz. V,10). "Bugün size temiz olanlar helal kılındı. Kitap verilenlerin (Ehl-i Kitap) yemeği size, sizin yemeğiniz de onlara helâldir" (el-Mâide, âyet, 5/5).



İslâm, kestiğinin yenilmesi konusunda ehl-i kitabı yani Hristiyan ve yahudileri müşrik ve münkirlerden ayrı tutmuştur. Çünkü ehl-i kitap temelde vahye, peygamberliğe ve genel anlamda dinin aslına inandıkları için mü'minlere daha yakındır. "Ehl-i kitabın yemeği" ifadesi, onların her türlü yemeğini kapsamına alır. Kestikleri hayvanlar da buna dahildir. Ancak leş, akan kan ve domuz eti gibi bizzat haram olanlar bundan müstesnadır. Bunlar haramdır. Diğer yandan kestikleri hayvan üzerine Mesîh, Üzeyir, haç ve benzeri, Allah'tan başkasının ismini zikretmemeleri de gereklidir (el-Kâsânî, Bedâyîu's-Sanayî, V, 45; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, cz.1, 365 vd; el-Cezîrî, Kitabü'l-Fıkh alel-Mezâhibi'l-Erbaa, 11, 22 vd.; el-Kardâvî, İslâm'da Helal ve Haram, terc. Ramazan Nazlı, İstanbul 1967, s. 64 vd.).



b. Besmele çekmek. İslâm, bir hayvanı keserken üzerine Allah'ın adının anılması prensibini getirmiştir. Başka ilâh anılarak, putlar adına veya kasten besmele terkedilerek kesilen hayvanın etini haram kılar. "Kesilirken üzerine Allah'ın adı anılmayan hayvanları yemeyiniz" (el-En'am, 6/121). Hz. Peygamber (s.a.s): "Allah'ın adı anılarak, kanı akıtılan hayvanın etini yeyiniz"(Buhârî, Zebâih, 20) buyurmuştur. Hz. Aişe'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Bir grup insan Allah Rasûlüne gelerek şöyle dediler: Bazı kimseler bize et getiriyor. Fakat biz, bu kesilen hayvanın üzerine Allah'ın adının anılıp anılmadığını bilmiyoruz". Hz. Peygamber cevaben: "Üzerine besmeleyi çekip, ondan yeyiniz" buyurdular. (Buhârî, Zebâih, 21; İbn Mâce, Zebâih 4).



Âyette, üzerine Allah'ın adı anılmayanı yememek emredilirken, bazı hadislerde konuya esneklik getirilmesi, değişik görüşlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. İslam hukukçularının çoğunluğuna göre, hayvanı keserken besmele hatırlanırsa, çekmek farzdır. Fakat unutulduğu zaman eti yenilir. Bunlara göre sadece kasden terkedilince, kesilen hayvanın eti yenmez. İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, bir gün hayvan kesen, fakat besmeleyi unutan birisinin durumu sorulduğunda şöyle demiştir: "Aziz ve Celîl olan Allah'ın adı, her müslümanın kalbinde mevcuttur. Onun kestiğini yeyiniz" (Buhârî, Zebîrih, 9; Ebû Dâvûd, Sayd, 2; el Kasânî, a.g.e., V, 47; Mevsılî, cı. V, 9).



Şâfiîlere göre, hayvan kesilirken üzerine besmele çekmek sünnettir. Âyette, haram kılınan şeyler; leş, akıtılmış kan ve domuz eti olarak sayılmış, kesilirken besmele terkedilen hayvan zikredilmemiştir (el-En'âm, 6/145). Hz. Peygamber bu üç şeyin dışındakilerin haram kılındığını söylemekle yükümlü tutulmuştur. Kesilen bir hayvanın haram olması, üzerine Allah'tan başkasının adını anma yüzündendir (el-Kâsanî, a.g.e., V, 46).



Mâlîkî ve Zâhirîler ise "Kesilirken üzerine Allah'ın adı zikredilmeyen hayvanların etini yemeyiniz" (el-En'âm, 6/121) âyetinde unutma veya terketmeden söz edilmediği için, besmeleyi mutlak olarak farz kabul ederler. Bu prensiple çelişen Hz. Âişe'nin naklettiği yukarıda zikrettiğimiz hadisi de neshedilmiş sayarlar (Muhammed Fevzî, el-Fıkhu'l-İslâmî, Dimaşk 1977-79, s. 663, 664).



c. Kesim şekli. Hayvanın nefes ve yemek borusu ile iki şah damarının (vedec) kesilmesi gerekir. Ebû Hanîfe'ye göre, bunlardan üçünün kesilmesi yeterlidir. Ebû Yusuf'a göre ise, nefes ve yemek borusu ile iki damardan en az birinin kesilmesi gerekir (el-Mevsılî, cz. V, 110, el-Fetâvâ-i Hindiyye, V, 287).



Kurban niyetiyle Allah rızası için, usûlüne göre kesilen büyük ve küçük baş hayvanın sevabı, istenilen bir müslümana bağışlanabilir. Mezar ve türbelere veya bir kimseyi karşılamak için kesilecek kurbanda Allah'a ortak koşma belirtilerinden sakınmak gerekir. Kurban bir takım nimetlere kavuşmanın şükrü olarak Allah rızası için kesilir. Misafire ikram etmek için hayvan kesimi câizdir.



HAMDİ DÖNDÜREN