Rüşvet Almak ve Vermek

Hakime veya yöneticiye, haklının haksız gösterilmesi ya da haksız olan bir şeye haklıymış gibi muamele edilmesi için rüşvet vermek günahtır. Kararda haksızlığa ve hak sahibinin zulme uğramasına yol açar. Kötülük yayılır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:



“Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere vermeyin.” (Bakara: 2/188)



Ebu Hureyre’den (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:



“Yargıda rüşvet alan ve rüşvet verene Allah lanet etsin.”[150]



Hakkını almak için ya da haksızlıktan kurtulmak için verilen ise -rüşvetten başka bir yolla mümkün olmuyorsa- bu tehdide dahil değildir.



Rüşvet, çağımızda geniş bir şekilde yayılmıştır. Öyle ki bazı memurlar için maaştan daha büyük bir gelir kaynağı olmuş, hatta bir çok şirketin bütçesinde örtülü ödenek adı altında bir bend haline gelmiş. İşlemlerin bir çoğu ancak rüşvetle başlar ve rüşvetle biter olmuş. Bu durumdan dar gelirliler çok büyük zarar görmektedir. Rüşvet sebebiyle görevler kötüye kullanılır olmuş ve rüşvet, çalışanların iş sahibine karşı dürüst davranmamalarına yol açmıştır. İyi hizmet ancak rüşvet ödeyene sunulur. Ödemeyenin hizmeti ise ya kötüdür ya da geciktirilir ve önemsenmez. Kendisinden sonra gelip rüşvet verenler ondan çok daha önce işlerini bitirirler. Rüşvet nedeniyle, iş sahibinin hakkı olan paralar satış ve müşteri temsilcilerinin ceplerine girmektedir. Bu ve bunun gibi nedenlere bakınca Rasûlullah’ın (s.a.v.) bu suça ortak olanlara, rüşvet alan ve veren tarafa Allah’ın onları rahmetinden kovmasını dileyerek beddua etmesine şaşmamak gerek. Abdullah İbni Amr’dan (r.a.) şöyle dediği rivayet edilir. Rasûlullah (s.a.v.):



“Allah’ın laneti rüşvet alan ve rüşvet verene olsun.” buyurdu.[151]