Uğursuzluğa İnanmak

Uğursuzluğa inanmak, bir şeyin kötülük/şanssızlık getirdiğine inanmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:



“Onlara bir iyilik gelince, “Bu bizim hakkımızdır” derler; eğer kendilerine bir fenalık gelirse Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı.” (A’raf: 7/131)



Araplardan biri yolculuk etmek ya da başka bir iş yapmak istediği zaman bir kuş tutar ve salıverirdi. Kuş sağ tarafa giderse uğurlu sayar ve o işe başlardı. Sol tarafa giderse bunu uğursuz kabul eder ve isteğinden vazgeçerdi. Rasûlullah (s.a.v.) bu davranışın hükmünü şu hadisinde bildirmiştir:



“Uğursuzluğa inanmak şirk’tir.”[67]



Tevhidin kemaline ters düşen bu haram davranışa şunlar da girer: Ayların uğursuzluğuna inanmak: Safer ayında nikah yapmamak gibi... Günlerin uğursuzluğuna inanmak: Her ayın son çarşamba gününün sürekli şanssız bir gün olduğuna inanmak gibi... Rakamların uğursuzluğuna inanmak: 13 rakamı gibi... İsimlerin ya da özürlü insanların uğursuzluğuna inanmak: Kişinin, dükkanını açmaya giderken yolda tek gözlü birini görüp, bunu uğursuzluk kabul ederek geri dönmesi gibi... Buna benzer tüm inanışlar haramdır. Ve şirk’tir. Rasûlullah (s.a.v.) bunlara inanan kimselerden uzak olduğunu bildirmiştir. İmran İbni Husayn’dan (r.a.) Rasûlullah’ın (s.a.v.) şöyle dediği rivayet edilir:



“Uğur yapan ve yaptıran, kahinlik yapan ve yaptıran, (sanırım şunu da söyledi) sihir yapan ve yaptıran bizden değildir.”[68]



Uğursuzluk düşüncesine kapılan bir kimsenin yapması gereken Abdullah İbni Amr’ın (r.a.) rivayet ettiği hadiste bildirilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:



“Uğursuzluk düşüncesi bir kimseyi işinden alıkoyarsa o kimse şirk koşmuştur.”



“Ey Allah’ın Rasûlü! Bunun karşılığında ne yapmak gerekir?” derler. Şöyle buyurur:



“O kimsenin ‘Allah’ım! Senin verdiğin hayırdan başka hayır, senin verdiğin uğurdan başka uğur yoktur. Ve senden başka ilah yoktur’ demesi gerekir.”[69]



Az ya da çok kötümser olmak kişilerin tabiatında vardır. Bunun en önemli ilacı ise Allah azze ve celle’ye tevekkül etmektir. İbni Mes’ud (r.a.) şöyle der:



“Hangimizin aklına böyle bir şey gelmez ki! Fakat Allah, onu tevekkülle giderir.”[70]