f- Müzik:

Müzik; kadın veya erkek tarafından ses ve âlet (çalgı) ile icrâ edilen bilinen sanatın bütün çeşitlerine şâmildir. Hatta sadece enstrümantel âletlerle veya sadece sesle de müzik icrâsı sözkonusudur. İslâmî hüküm bakımından bu sınıf ve şekiller arasında fark vardır. Ayrıca müziğin icrâ edildiği yer ve maksadın, müzikle beraber sergilenen diğer yan unsurların da hükme tesiri söz konusudur.



Müziğin hükmünü tâyin eden delillere geçmeden önce fıkıh mezheplerinin telakkîsini özetleyelim:



1- Hanefî mezhebine göre müzik icrâsı ve bunu dinlemek haramdır. Bu hüküm, bir deynek ve çubuğun bir yere âhenkli bir şekilde vurulmasını dahi içine almakta ve haram sayılmaktadır. Hükmün bazı istisnâları vardır: Savaşta vurulan kös (büyük savaş davulu) ile düğünlerde çalınan tef. Müzik, başkalarına dinletme için değil de, kendini dinlendirmek ve yalnızlığı defetmek için yapılırsa İmam Serahsî'ye göre câizdir; Merğınânî'ye göre bu da haramdır. İmam Ebû Yusuf'a sormuşlar: "Düğün dışında, meselâ kadının ve çocuğun kendi evinde tef çalmasına ne dersin?" Şu cevabı vermiş: "Bunda kerâhet yoktur. Aşırı oyun ve teğannî olursa onu mekruh görürüm." Hanbelî mezhebi de bu konuda -genel çizgileriyle- Hanefî mezhebi gibidir.



2- İmam Şâfiî ve İmam Mâlik'ten ikişer görüş nakledilmişti. Bunlardan birine göre bu iki imam müziği mekruh saymışlar, diğerine göre ise -yanında bir haram işlenmediği, harama âlet edilmediği takdirde- mubah görmüşlerdir. (Şâfiî mezhebinden Gazzâlî ile Mâlikîlerden Kettânî'nin görüşlerine aşağıda daha genişçe yer verilecektir.)



3- Zâhiriyye mezhebi ile genellik tasavvuf tarikatları müziğin bütün çeşitleriyle mubah olduğunu müdâfaa etmişlerdir.



Müziin lehinde ve aleyhinde görüş bildiren fıkıh bilginleri bazı âyetlerden delil getirmek istermişlerse de (31/Lokman, 6; 39/Zümer, 18) bunların müziği hedef aldığı kesin değildir. Yani Kur'an'da direkt olarak müziğin haramlığı veya helâllığı ile ilgili bir hüküm yoktur. Hadislere gelince; Rasûl-i Ekrem (s.a.s.)'in düğün, bayram, karşılama gibi münâsebetlerle icrâ edilen müziği tasvip ettiği, düğünlerde bunu teşvik eylediği sağlam rivâyetlere dayanmaktadır. Ayrıca, müziğin -bir harama âlet edilmeden- haram kılındığına dair sahih bir hadisin bulunmadığı belirtilmiştir.



El-Kettânî, Hz. Peygamber devri kültür ve medeniyetinden bahseden iki büyük ciltlik eserinde (et-Terâtibu'l-İdâriyye) müziğe 25 sayfa ayırmış, bütün çeşitleriyle câiz olduğunu gösteren deliller getirmiş, bu konuda yazılmış 20 eserin ismini vermiştir (et-Terâtibu'l-İdâriyye II/120-145). Bu müellifen tesbitine göre sahâbeden Hz. Ömer, Osman, Abdurrahman bin Avf, Ubeyde bin el-Cerrâh, Sa'd bin Ebî Vakkas, Ebû Mes'ud, Bilâl, Abdullah bin ez-Zübeyr, Hassân, İbn Amr, el-Muğîre bin Şu'be gibi zatların müzik dinledikleri rivâyet edilmiştir.



İmam Gazzâli, İhyâ isimli eserinin 35 sayfasını bu meseleye ayırarak bütün söylenenleri tahlil etmiş, delilleri karşılaştırmış ve şu neticeye varmıştır: Müzik, ister ses ister âlet ile olsun tek hükme bağlı değildir: Haram, mekruh, mubah ve müstahap olabilir. Şöyle ki:



1- Dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolup taşan gençler için yalnızca bu duyguları tahrik eden müzik haramdır.



2- Vakitlerinin çoğunu buna veren, müzikle meşgul olmayı âdet haline getiren kimse için mekruhtur.



3- Güzel sesten zevk alma dışında bir duyguya kapılmayan kimse için müzik mubahtır, serbesttir.



4- Allah sevgisi ile dolup taşan, duyduğu güzel ses kendisinde yalnızca güzel sıfatları harekete geçiren kimse için müstahaptır.      



Gazzâlî, incelemesini sürdürürken müziğin, duruma göre ya mubah veya mendûb olduğunu, onu haram kılan şeyin kendisi değil; dıştan ârız olan beş sebepten ibâret bulunduğunu ifâde ederek şöyle devam ediyor:



1- Şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa dinlemek haramdır. Burada haram hükmü müzikten değil; kadının sesinden gelmektedir. Aslında kadının sesi haram değildir; ancak şehveti tahrik ederse Kur'an okumasını bile dinlemek haram olur. (Hanefîlerden Buhârî şârihi allâm Aynî de "Bayramda iki câriyenin okuduğu şarkıyı Hz. Peygamber'in ve Ebû Bekir'in dinlediklerinden hareketle aynı neticeye varmıştır. -Umdetu'l-Kari, c. 3, s. 360-)



2- Müzik âleti, içki meclislerinin sembolü olan âletlerden ise bunu kullanmak haram olur; diğerleri mubah olmakta devam eder.



3- Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek haramdır. (Özellikle günümüzdeki bazı şarkı sözlerindeki Allah'a, Allah'ın kaderine isyan, sevgiliyi tanrılaştırma gibi küfür lafızlarını tepkisiz dinlemek veya dillendirmek, haramdan da öte küfür kabul edilebilir.)



4- Gençliği icabı şehevî duyguların mahkûmu olan bir kimse aşırı derecede müziğe düşkün olur, müzik onun yalnızca cinsî arzusunu tahrik ederse onun müzikten uzak durması gerekir.



5- Sıradan bir insanın müzik, şehvetini de İlâhî aşkını da tahrik etmediği halde bütün vakitlerini alır, onu başka işlerden alıkorsa yine haram olur.



Müzik, sözleri ve ritmiyle kişiyi Allah'a yaklaştırıyorsa, haramlardan uzak olduğu ve Allah'a yaklaştırdığı oranda mubah, hatta müstahap olur. Tersine; kişiyi şeytana, yaklaştırıyor, haramlara dâvet ediyor veya haramlara âlet ediliyorsa, o oranda mekruh ve haram olur. Özellikle televizyon kanallarının çoğunda veya gazino gibi haram işlenen yerlerde müzik; günümüzde danssız, müstehcen kıyafetli kadınsız, içkisiz, yani çeşitli haramlar olmadan icrâ edilmiyorsa, müziğin bu şartlarla haram olduğu değerlendirilir. Ama, bu müziğin kendisinden değil; icrâ edildiği ortamdan kaynaklanmaktadır. Bunun yanında, yeşil pop da denilen ezgi türündeki ve daha çok dinî hisleri etkilemeye yarayan müzik parçalarını dinlemek veya söylemenin haram olduğunu söylemek için hiçbir ciddî delil yoktur.