b- Irkçılık:

Farklı kavim ve kabileden olmayı bir üstünlük ve övünme, başkalarını hor görme, zulüm vâsıtası kılmak haramdır. İnsan ancak kendi irâdesiyle kazandığı vasıf ve özellikle övülür veya kınanır. İman, ibâdet, Allah korkusu (takvâ), güzel ahlâk, bilgi ve mârifet, hüner bunlar arasındadır. Arap, Türk, Kürt, İngiliz, beyaz, siyah, Batılı, Doğulu olmak kimsenin elinde değildir. Şu halde övme ve yerme konusu da yapılamaz. Hele ırkçılık yaparak güçlünün zayıfı ezmesi ve hor görmesi için bu konuları kullanması asla câiz olamaz. Peygamberimiz (s.a.s.) buyuruyor:



“Asabiyete çağıran, bunun için çarpışan, bunun için ölen Bizden değildir.” Sordular:



‘Asabiyet nedir yâ Rasûlallah?’ Cevap verdi:



“Kavmine zulümde (haksız olduklarında) yardım etmendir.” (Ebû Dâvud, Edeb 112; Müslim, İmâre 57). Efendimiz (s.a.s.) Vedâ Hutbesinde de bütün dünyaya şunları ilân etti:



“Ey insanlar! Şüphe yok ki Rabbiniz birdir. Dikkat edin! Arabın yabancıya, yabancının Araba, kırmızının siyaha, siyahın kırmızıya -takvâ ölçüsü dışında- bir üstünlüğü yoktur; en üstün olanınız en takvâ olanınız, Allah’a karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.” (Beyhakî, Sünenu’l-Kübrâ, 5/139)