Bunca Nimet, Bunca Şikâyet; Hamdetmeyen Bir Toplum Olduk

Kitabımızın ilk âyeti "Elhamdü lillâh" diye başladığı halde; hamdi, şükrü unutan bir toplum olduk. Hamdetmek, şükretmek için nimetlerin farkında olmak lazımdır. Günümüz insanı ise, bunca varlık içinde, öylesine nankör ve âsî ki... Çok şikâyetçiyiz. Toplum ve fert olarak karamsar ve aç gözlülüğün ıstıraplarıyla kıvranıyoruz. Şikâyetlerin başında geçim sıkıntısı var. Bu tabir, eskiden pek bilinmezdi. İnsanımız bugüne göre daha fakirdi. Fakirdi ama, gönlü zengindi. Kanaat denilen bir hazineye sahipti dedelerimiz. Dillerden şükür, zikir taşardı. "Kim benim zikrimden yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı, geçim sıkıntısı olacak ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (20/Tâhâ, 123) Hamd zikirdir. Zikirden yüz çevirmenin dünyadaki cezası geçim sıkıntısı, âhiretteki cezası da nimetleri ve nimet vereni dünyada göremediği için kör olarak haşrolmak. Çözüm ise zikir ve şükürde: "Hatırlayın ki, Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) arttıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti." (14/İbrahim, 7)



Gül bahçesine girsek, herhalde güllerin güzelliğinden, mis gibi kokulardan önce, elimize değil ama gözümüze dikenler batacak.  İslamî geleneğimizde "nasılsınız?" sorusuna cevap "elhamdü lillah" idi. Şimdi, beylik bir "iyiyim"den sonra başlıyor şikâyetler... Hoca talebeden, talebe hocadan, koca karısından, kadın kocadan, baba evlattan, evlat babadan, herkes toplumdan, hatta müslümanlardan, cemaat veya cemiyetlerden... şikâyet. İyi de, olayların güzel tarafları yok mu? Güzel bakmayı unutmaktan kaynaklanıyor bazı kara tablolar. Güzel bakan güzel görür. Güzel gören güzel düşünür. Medine çevresinde Rasulullah ashabıyla yürürken yol  kenarında  bir köpek leşi görürler. Sahabe, manzaranın  ve  kokusunun  çirkinliğinden  bahsetmeye  başlayınca, Efendimiz,  güzel bakmakla ilgili güzel bir ders verir: "Görmüyor musunuz, dişleri inci gibi, ne güzel!" Problem gözlüklerimizde. Kara gözlükleri çıkarıp, olaylara ve varlıklara Allah'ın nuruyla bakabilmeliyiz. Basarla gözükmeyen nice güzellikler basiretle görülebilecektir. Yani kalıp gözü olumsuz  baksa  bile,  kalp  gözü  Mutlak  Güzel'in,  varlıklara  ve  eşyaya yansıyan güzelliklerini müşâhede eder. Her şey Rabbına devamlı hamdediyor (17/İsrâ, 44). Gül açıyor, bülbül ötüyor, güneş gülümsüyor, yani varlıkların hamdi  hal dillerinden anlaşılıyor.  İnsanoğlu ise çok zâlim ve çok nankör (14/İbrahim, 34). Dikkat edilmelidir ki, âyette geçen nankör anlamına gelen kelime ile küfür kelimesi aynı kökten gelmektedir.