a- Devlet ve Toplulukların İstihlâfı/Halife Kılınması:

Bu istihlâf, Allah'ın bir ümmete, başkalarından sonra hâkimiyet ve istiklâl vermesi, birçok toplumları onun idaresi altında birleştirmesidir. Devlet ve toplulukların istihlâfı bağlamında, Hz. Nuh'un ve kavminin durumu şöyle belirtilir: "Onu yalancı saydılar. Ama biz, onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Onları halifeler kıldık/ötekilerinin yerine geçirdik. Ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk. Uyarıları dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak!" (10/Yûnus, 73; ayrıca bkz. 7/A'râf, 59-64)



Hz. Hûd, peygamber olarak gönderildiği Âd kavmini şöyle uyarıyordu: "Size Rabbimin sözlerini bildiriyorum. Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. Sizi uyarmak üzere aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir haber gelmesine mi şaşıyorsunuz? Allah'ın sizi halifeler kılıp  Nuh  kavmi  yerine  getirdiğini  ve  yaratılışça   onlardan  daha  üstün  kıldığını  hatırlayın. Başarıya erişebilmeniz için Allah'ın nimetlerini anın." (7/A'râf, 69; ayrıca bkz. 7/A'râf, 65-72) Hz. Hûd, ayrıca onlara şu uyarıda bulundu: "Ben, ancak benim de sizin de Rabbimiz olan Allah'a güvenirim. Hiçbir canlı yoktur ki Allah ona el koymamış bulunsun. Rabbim, elbette doğru yoldadır. Eğer yüz çevirirseniz, şüphesiz ben size bana emanet edilen mesajı bildirdim. Rabbim sizden başka bir kavmi istihlâf eder, yerinize getirebilir. Ona hiçbir şey de yapamazsınız. Doğrusu Rabbim herşeyi koruyandır." (11/Hûd, 56-57; ayrıca bkz. 11/Hûd, 58-61)



Âd kavminden sonra gelen Semûd kavmine Hz. Salih, Allah'ı tanıma ve O'na kulluk etme çağrısını yaptıktan sonra, şunları söyledi: "Allah'ın sizi Âd kavmine halifeler yaptığını, onların yerine getirdiğini, ovalarında köşkler kurup dağlarında kayadan evler yonttuğunuz yeryüzünde yerleştirdiğini hatırlayın. Allah'ın nimetlerini anın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." (7/A'râf, 74) Ama onlar, bu uyarıları dinlemedikleri için feci sonları geldi çattı (7/A'râf, 75-79).



Sihirbazlar Hz. Musa'nın mucizesini görüp Allah'a inandıktan sonra, "Firavun kavminin ileri gelenleri, "Musa'yı ve kavmini yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni tanrılarınla başbaşa bıraksınlar diye mi koyveriyorsun, dediler. Firavun, onlara şu cevabı verdi: 'Onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Elbette biz, onları ezecek üstünlükteyiz.' Hz. Musa ise kavmine şöyle seslendi: 'Allah'tan yardım isteyin ve sabredin. Yeryüzü, şüphesiz Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona mirasçı kılar. Sonuç, Allah'tan korkup günahtan sakınanlarındır.' Kavmi ona şu karşılığı verdi: 'Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyet çektik.' Hz. Musa şunları söyledi: 'Rabbinizin düşmanlarınızı yok etmesi ve yeryüzünde sizi istihlâf etmesi, onların yerine geçirmesi umulur. O zaman nasıl davranacağınıza da bakar." (7/A'râf, 127-129) Yüce Allah, Firavun ve yandaşlarına sıkıntılar verdi; onları sınadı, sonunda yok etti. "Hor görülen o kavmi (yahudileri), bereketli kıldığı yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldı. Allah'ın İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabırlarına karşılık böylece yerine geldi. Firavun ve kavminin yaptığı ve yükselttikleri yıkıldı." (7/A'râf, 130-137)



Hz. Peygamber'e ve kavmine de, Allah'ın uyarılarını dinlemeleri konusunda, benzer hatırlatmalar yapılır: "Rabbin müstağnî ve rahmet sahibidir. Dilerse, sizi başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi, sizleri yok eder, dilediğini istihlâf eder, sizin yerinize getirir. Size vadedilen, mutlaka yerine gelecektir. Siz O'nu âciz bırakamazsınız. De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Doğrusu ben de yapacağım. Sonucun kimin için hayırlı olduğunu göreceksiniz. Zulmedenler iflâh olmaz, kurtulamazlar." (6/En'âm, 133-134)



Allah'a ve peygamberine itaat çağrısı ve peygamberin yalnızca tebliğ/bildirim görevi olduğu, herkesin kendine yüklenenden sorumlu olacağı anlatıldıktan sonra, şunlar belirtilir: "Allah, içinizden iman edip salih amel işleyenlere, onlardan öncekileri halef (güç ve iktidar sahibi) kıldığı gibi, onları da yeryüzüne halef kılacağına, onlar için râzı olup beğendiği dini temelli yerleştireceğine ve korkularını güvene çevireceğine dair söz vermiştir. Çünkü onlar Bana kulluk eder, hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Bundan sonra inkâr eden kimseler fâsık (yoldan çıkmış) kimselerdir. Namaz kılın, zekât veren, Peygamber'e itaat edin ki, size merhamet edilsin. İnkâr edenlerin, Bizi yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanmayın. Varacakları yer ateştir. Ne kötü dönüş yeridir." (24/Nur, 55-57)



Bu  ayetler, iktidar değişiminin, iktidarın işleyişinin ve amacının temel değişkenlerini açıkça belirtir: İman, sâlih amel, yalnız Allah'a ibadet ve hiçbir şeyi O'na şirk koşmama; dinin yerleşmesi, korkuların güvene dönüşmesi; namaz ve zekâtın yerine getirilmesi, Peygamber'e itaat; inkârcıların yoldan çıkışları, cehenneme varışları.[15]