“Yeryüzü” Halifeliği

Kur’an’da ya yalın veya “arzda halife” terkibi halinde geçen halife kelimesini bu bütünlükte değerlendirdiğimizde, insanlar yeryüzünde ömür süren, orayı imar ve ıslah eden, orada iskân eden yeryüzü halifeleri anlamında kullanıldığı anlaşılır; onlar birbiri ardından gelen nesillerdir (43/Zuhruf, 60; 19/Meryem, 59). Bu anlamda, beşeriyetin yeryüzündeki kaderini ve Allah'a vereceği hesabı anlatan Bakara suresi 30. ayetteki halife insan,  yeryüzünün halifesi olacak, orada iskân edecek, kan dökecek, ama Rabbinden isimler öğrenecek ve yaptıklarının hesabını verecek bir nesildir (Bkz. 27/Neml, 62; 35/Fâtır, 39; 6/En’âm, 135).         



Arz üzerindeki bütün güçler, bütün tabiat yasaları insana boyun eğmiş ve insan, bunları kendi yararına kullanmak kabiliyetinde yaratılmıştır. Yeryüzündeki diğer yaratıklar insana boyun eğdirilmiştir. İnsan, dünya üzerindeki canlıların hiçbirinin yapamayacağı işleri yapmaktadır; bu özellikleri, insanın halife olarak yaratılmasından dolayıdır.   



“O ki, sizi yeryüzünün halifeleri kıldı.” (6/En’âm, 165)



“Onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık, nasıl davranacağınıza bakalım diye.” (10/Yûnus, 14)



Ayetlerde “yeryüzünün halifeleri” ve “yeryüzünde halifeler”  ifadeleri  geçmekte ve insanın halife kılınarak bir imtihana tâbi  tutulduğu  belirtilmektedir.  İmtihansa  elbette  irade  sahibi  olmayı gerektirmektedir. İrade, seçme özgürlüğü demek olduğundan insanın istediği şekilde hareket edebileceği ortaya çıkar. İrade sahibi bir varlığın iyilik yapabileceği gibi, kötülük de yapabileceği kolayca anlaşılır. Şu halde, irade sahibi olma  “halife”  kelimesinin kapsamı içindedir ve melekler insanın fesat çıkarıp kan dökeceğini buradan anlamış olabilirler. Öte yandan, halife’nin irade sahibi olması, belli bir hâkimiyet gücünü elinde bulundurması demektir.[9]