İSLAM TARİHİ'NİN ÜÇÜNCÜ AŞAMASI KÖLELİK DÖNEMİ VE KÖTÜ ETKİLERİ

Şimdi de Üçüncü aşama’yı  ve bu aşama sırasında içinde bulunduğumuz durumları ele alalım. Bu aşamayı etraflı bir şekilde ele almamızın gereği yoktur. Çünkü bu aşamadan pek uzaklarda bulunmuyoruz. Bunu yaklaşık yirmi yıl öncesinde gerilerde bıraktık. O sıralarda gençlik yıllarını yaşayanlar, bu dönemi gözleriyle görmüş ve bu dönemde geçirilen durum ve halleri iyi bilirler. O sıralarda çocukluk dönemlerinde olanlar ise bu aşamanın olaylarını, yaşlarının küçüklüğü dolayısıyla hatırlamayabilirler ama, babalarından ve kardeşlerinden dinledikleri olaylar, onları etraflı araştırmalar yapmak ihtiyacında bırakmamıştır. 



Batı Emperyalizmi, pençesini İslam Ülkesi’nin  ta bağrına yerleştikten sonra müslümanların her türlü zulüm ve azabı yağdırmaya, onları baskı altında tutmaya ve cezalandırmaya koyuldu. Aynı zamanda onların yönetimlerini sindirmiş, verimli topraklarını eline geçirmiş, vakıflarını elinde tutmuş, onlarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamış, mallarına ve ırzlarına el uzatmıştır. Ancak tüm bu cinayetler, batının bizi mecbur tuttuğu modern eğitim düzeninin yaptıkları yanında anılmaya değmez durumdadırlar. Söz konusu bu modern eğitim düzeni, bir taraftan bizim akidemizin yabancısı idi ve değerlerimizden uzaktı. Diğer taraftan bizim verimli eğitim düzenimizi köreltti ve kısırlaştırdı, ağıt yakılacak bir hale getirdi. Emperyalizm, bu yolla İslami Kişiliğini tanımayan, dinine nefretle bakan, şeref dolu tarihini küçümseyen, parlak uygarlığına geçmişe mal olmuş tarihi bir anı nazarıyla bakan, kültürünü çağı geçmiş olarak değerlendiren, eğer bilgi denilen birşey varsa o da batıda yazılan çizilen şeylerdir diye kabul eden, ahlak diye birşey varsa batının ahlakıdır diyen nesiller yetiştirebilmiştir. Bu nesiller kısaca, eğer uyulmaya değer ideal birşey varsa batıdadır, takdir edilmeye değer önemli, yüksek dikkat değer birşey varsa hep batıdadır, diye düşünür ve inanırlar. Onlar bu halleriyle şairin:



inanın,



“Hazami birşey dedi mi, doğruluğuna  



Çünkü o ne söylerse doğru söyler.”



şekildeki ifadesini andırıyorlar.



İşte bu, emperyalizmin bize karşı işlediği en büyük zulümdür. Bizi dinimize yönelten ve geleneklerimize bağlayan, uygarlığımızla olan ilişkilerimizi sağlamlaştıran kendi eğitimimize gelince; o red edilen ve asla değerini bulamayan bir düzen haline getirildi. Bu nedenle maddi alanda ilerlemeyi arzu eden herhangi bir müslüman ferd, bu eğitim düzeninden yüz çevirmeye ve onu geri plana itmeye bunun yerine aldatıcı modern düzenin arkasından soyularak yürümeye başladı. Bu değişim toplumumuzda derin etkileri olmuştur. Aradan uzun bir süre geçmeden bu ümmetin değerli elemanları, bu eğitim düzenine taraf olmaya başladı. Söz konusu elemanlar, zengin, zeki uyanık kimseler olarak biliniyor; kabiliyetli canlı, çalışabilir düşünen ve başkalarını yönlendirebilen kimseler olarak tanınıyordu. İşte tüm bu iyi unsurlar, “şartların gereği” mantığından hareketle emperyalizmin eğitim ve öğretim düzenlerine yöneldi. Ayrıca unutulmamalıdır ki bu düzenler, bizleri dinimizden ve tarihimizden uzaklaştırmakla kalmıyor; bizden, akidevi kültürümüzden iğrenen ve uygarlık değerlerinden nefret eden bir kesim de oluşturuyordu.