İSLAM TARİHİ'NİN İKİNCİ AŞAMASI MELİKLİK DÖNEMİ

Şimdi sizinle birlikte İslam Tarihi’nin ikinci aşımasını ele alalım. Bu aşamanın başladığı dönemde İslam, yeryüzünün çeşitli bölgelerine yayılmış, tasavvuru aşan bir şekilde nuru yeryüzünün dört bir tarafını aydınlatmış ve onun çatısı altına muazzam sayıda insan girmiş bulunuyordu. Öyleki ilk müslümanlar, bu büyük kalabalıkları İslami  bir eğitimle eğitemediler ve onlara İslami Kültürünü gereği gibi aşılayamadılar. Halbuki o zamanlar müslümanlar arasında salih ve müttaki insanlar pek çoktu ve müslüman olanlar, ancak İslami beğendikleri  için İslam’a yöneliyorlardı. Çünkü müslümanların güzel bir yaşayışı, salih amelleri, üstün bir ahlakları vardı. Bu  nedenle müslüman olmayanlar Allah’ın Dini İslam’a büyük  kalabalıklar halinde giriyorlardı. Bu uçsuz buçaksız insan denizinin hayatlarında ilk müslümanların hayatında görülen devrimin aynısının nicelik ve nitelik bakımından meydana gelmesi kesinlikle kolay ve mümkün olmazdı. Bu ise dünyadaki parlak ve örnek ilk nesil tipindeki  müslümanların  sayısının gittikçe azalmasına neden oldu. Oysa bu ilk nesil, tam  anlamıyla İslam’a bağlanmış, İslam’ı gereği gibi anlamış ve sözleri ile eylemleri arasında uyum bulunan bir nesildi. Ancak bundan sonra İslam Toplumu’nda bu türden müslüman oranı bir taraftan azalırken, diğer taraftan- İslam’a esas ve ilklerini beğendikleri için girdikleri, ihlasla ona sarıldıkları halde yaşayışları tam anlamıyla İslami bir karakter arzetmeyen, dini kavrayış ve derinliğine anlayışları yeterli olmayan kimselerin oranı da gittikçe yükselmekte idi. Gözle görülen bu değişiklik, İslam Tarihi’nin akışında çok kritik bir değişmenin nedeni oldu. Bu ise, Halifelik Düzeni’nin Meliklik Düzeni’ne dünüşmesi idi.



Böyle bir değişme neden olarak pek çok husus gösterilir. Ancak benim görüşüme göre böyle bir değişimin en önemli ana nedeni, o dönemlerde İslam’ı derinliğine anlayan kimselerin İslam Toplumu’nda sayıca azalmalarıdır. Pratik yaşayışları İslam’ın canlı bir tercümesi olan kimseler, sayıca gittikçe azalıyorlardı. Diğer taraftan gerçek şekliyle İslam’i yaşayışla uyuşmayan kimselerin oranları o derece yükseldi ki, İslam Toplum’nu onların İslami Uyanıklıktan mahrum olmalarının doğurduğu sakıncalardan kurtarma imkanı ortadan kalkmış; onların ahlaki hastalıklarının etkilerinden, toplumu korumak imkansızlaşmıştı. Bunun bir sonucu olarak da meliklik, halifeliğin yerine geçmiş, ilk müslümanların canları pahasına kurdukları düzenin çözülüşü başlamış oldu. Tarihimizin bu aşaması upuzun asırlar boyunca sürüp gitti. Bu aşamanın artıklarını ve bunların geri planında yatan inceliklerini etraflı bir şekilde ele alabilmek için yerimiz elverişli değildir. Ancak burada sizlere bunun sonuçları arasından dört ya da beşinden söz edeceğim, ki bunların etkinlikleri çağımızda hala hissedilir bir şekilde görülebilmektedir. Diğer bir deyimle geçmişteki bu aşamamızın etkileri, günümüzdede görülebilmektedir.