Aslî Günah:

Hıristiyanlığa göre, insanlığın ilk atası Âdem ve eşi Havvâ, yasak meyveyi yemelerinden dolayı bir günaha düşmüştür. Bu günah, hem şahsî, hem de kollektif bazı sonuçlar doğurmuştur. Hıristiyan inancına göre, Âdem (a.s.) ve eşi Havva’nın günahları, onların zürriyetlerine de yayılmıştır. “Yalnız bir adamın itaatsizliği sebebiyle, bütün diğerleri günahkâr kılındılar.” (Romalılar 5/19). Bugünkü İncil’de yer alan bu cümle, resmî öğretice şöyle tamamlanır: “Her insan, kudsiyet ve doğruluktan yoksun ve günah ile kirlenmiş olarak dünyaya gelir. Çünkü ilk atası sukut eden (düşüklük gösteren) insan nevinin bir üyesi olarak doğar.” Değişmez olan bu telâkkîye “aslî günah” denilir. Bu inanç, St. Paul’ün: “Biz, hepimiz Âdem’de günah işledik ve gazabın çocukları olarak dünyaya geldik.” (Romalılar, 5/19) sözlerinden doğmuş ve hıristiyanlığın tahrif edildiği ilk asırdan beri sürdürülmüştür.



Dünyaya gelen çocuk, kendi ruhunda bu ilk günahın mührünü taşıyarak gözlerini açar. Çocuğun bedeni mâsum ise de, rûhu günahla kirlenmiştir, bir gün yaşamış olsa bile! Sırf çocuk mu? Hayır! Âdem’in ve Havvâ’nın günahı tüm insanlara da düşünemeyeceği kadar yakındır; o insanın içindedir. Tüm insanların kaderindedir, hatta dünyaya gelmemiş olsalar dahi. İnsanlar ortaya çıkmadan veya günahkâr olmayı istemeden önce, daha şimdiden günahkârdır. Aktüel günahsa, yeryüzüne düşmüş bir melek olan insanın sefâleti, ruhunu ve bedenini kirleten aslî günahtan ileri gelmektedir. Dünyevî ve uhrevî hayatın tümünü etkileyen bu doğma, bütün hıristiyan mezheplerinde esastır. Bu inancı inkâr, afaroza sebep idi.