b1- Îlâhí Hakları İhlâl:

 



Âlemlerin Rabbi Allah’ı inkâr etmek, O’nun Rabbliğini kabul etmemek, ya da insanları O’nun yolundan alıkoymak fesatlıktır ve büyük azabı gerektirir.[24] Hz. Salih (as) kavmine insanları Allah’ın yolundan alıkoymamalarını söylüyordu ve böyle bir eylemin fesat olduğunu, fesatçıların sonunun da iyi olmayacağı uyarısında bulunuyordu.[24]



Allah’ın peygamberler aracılığıyla gönderdiği mesajı yalanlamak, ona karşı gelmek bir çeşittir fesattır. Böyle bir fesada düşenler de zalimlerdir.[24]



Kur’an, peygamberlerin getirip tebliğ ettiği mesaja ve onların kurmaya çalıştıkları huzur ve mutluluk düzenine karşı çıkanlara müfsitler, yaptıkları bu bozgunculuk işlerine de fesat demektedir. Bu şekilde fesat çıkaran bütün topluluklar tarih boyunca zarara uğradılar. Bu bozgunculuk onlara bir fayda getirmedi. Nitekim Hz. Şuayb (as) kendisine karşı gelen kavmini ‘müfsitlerden olmayın’ diye uyarmıştı. Ancak Medyen halkı onu yalanladılar. Bu yüzden de cezaya çarptırıldılar.[24]



Firavunun ve kavminin ileri gelenlerinin Hz. Musa’yı (as) dinlememeleri, kurdukları zulüm düzeni, gönderilen âyetlere karşı haksızlık etmeleri ve kibirlenmeleri de fesattan başka bir şey değildir.[24]



Peygamberlerin görevi inançta ve sosyal düzende yerleri ve hedefleri sapmış, bozulmuş, yanlışa dönüşmüş her şeyi yerli yerine koymak, insanı ve onun yaşadığı hayatı ıslah etmektir. Ancak enbiya’nın bu çabasına rağmen insanlardan bir grup onların bu görevlerine karşı gelmişler, onları engellemeye çalışmışlardır. Böyleleri kargaşa ortamını, düzensizliğin, sömürü ve tahakküm düzeninin devam etmesini isterler. Bu da fesattır. [24]