Alışverişte Vâde Farkını Eklemek Câiz midir?

İslâm dini ister peşin ister va'deli olsun alışverişi mubah kılmıştır. Alışveriş peşin olursa normal olarak kâr etmek tabii olduğu gibi, va'deli olursa da insaf dairesinde karşı tarafı yıkmadan belirtilen zamanı ölçerek kâr etmek de tabi'dir. Her tarihte bu tip alışveriş olmuştur. Yani alışverişte vâde farkı alınmıştır.



Alışverişte vâde farkını eklemek Cümhûr-ı ulemâya göre câizdir (Neylü'l-Evtâr). Bu hususta ulemâ arasında ihtilâf olmamıştır. Ancak idrâki kıt olan bazı kimseler, Peygamber (s.a.s.): "Bir alışveriş içinde iki satış yapmaktan men etmiştir" (Tirmizî) meâlindeki hadise dayanarak alışverişte vâde farkını eklemek câiz değildir, diyorlar. Halbuki bu hadis, vâde farkından hiç söz etmiyor, fukahâdan hiç kimse de ona haml etmemiştir. Hadis ya akd içinde bir şartı koşmanın câiz olmadığını, meselâ: Zeyd'in Halid'e evini bana yüz milyar liraya satarsan ben de şu tarlamı yüz elli milyara sana satarım, demesi gibi. Veya semen (bedel) belli olmadığından mesela: şunu peşin olarak bir milyara, vâdeli olarak iki milyara "sana sattım" şeklinde yapılan akdin mûteber olmadığını ifâde ediyor. Şayet semen belli olur, kesin bir fiyat üzerinde anlaşılır, meselâ: Peşin olarak fiyatı bir milyar lira olan bir meta' için, veresiye iki milyara sattım denilirse vâde farkı eklendiği halde, kesin olarak bu alış-veriş câizdir (el-Ahvazî, Şerhu Tirmizî, el-Mühezzeb, Muğni'l-Muhtac, İbni Âbidin). Hatta bir kimse satılık meta' için peşin fiyatı şu kadardır, veresiye fiyatı da bu kadardır dese, yani hem peşin hem vâdeli fiyattan söz edip, bilâhare bir fiyat üzerine akit yapılsa yine câizdir (el-Ahvâzî)



Muhammed el-Hamid, alışverişte vâde farkını eklemek hususunda şöyle diyor: "Vâde farkını eklemek haram değildir, fâizle münâsebeti yoktur" (Rüdûdün alâ Ebâtıl). Ancak alışveriş ister peşin ister vâdeli olsun insafa göre cereyan etmezse haram ve bereketsiz olur. Bunun için satıcı, kendi durumunu nazar-ı itibare alması gerektiği gibi, alıcının durumunu da nazar-ı itibare alması gerekir.