2- Zenginin Verdiği Fâiz:

Bu arada, bugün genellikle yatırımcıların, iş adamlarının, sanayicilerin, girişimcilerin ve bankaların fâiz karşılığı kredi aldıklarını ve mevduat kabul ettiklerini dikkate alanlar, bu türlü fâiz muâmelelerinin, İslâm'ın haram kıldığı ribânın tam tersi istikametinde işlediğini nazar-ı itibara alarak, bu çeşit muâmelelerden temin edilen kazancın İslâm'ın kesin sûrette yasakladığı ribâ gibi günah olamayacağını ileri sürmüşlerdir. Eski devirlerde zenginlerin ribâ verip fakirlerden ödünç almaları düşünülemezdi. Onun için bu halin hükmü kaynaklarda zikredilmemiştir. (İbn Teymiye, zengin bir kimsenin aldığından daha fazlasını ödemek üzere ödünç alamayacağını, yani fâiz vermeyeceğini söylemektedir.) Bu hal, yeni olduğundan, ona âit hükmün de yeni olması icap eder. Dar ve orta gelir grubunun mûdi sıfatıyla bankalardan aldıkları fâizi açıktan açığa yasaklayan bir hükmün bulunması düşünülemez. Çünkü olay yenidir. Onun için bu durumdaki kimselerin bankalardaki tasarrufları karşılığında fâiz almalarının câiz olduğunu söleyenler çıkmıştır (Bkz. S. Uludağ, a.g.e. s. 172).