J- Kur'an-ı Kerim'in Akli Tarihi Olaylara Hakim Olan Allah'ın Adetleri: “Tabiat Kanunları” Üzerinde Düşünmeye Daveti...

Kur’an-ı Kerim akıl gücünü, ümmet ve milletlerin durumları üzerinde, Allah’ın yeryüzündeki adeti demek olan tabiat kanunları ve tarihin akışına göre düşünmeye sevk eder. Bu konu ile ilgili ayetlere de birkaç misal verelim:



“Gerçek sizden evvel birçok vak’alar, şeriatlar gelip geçmiştir. Onun için yeryüzünde gezin, dolaşın da, (Peygamberleri)yalan sayanların akıbeti nice oldu görün. bu (Kur’an) insanlar için bir beyandır. (fenalıktan) sakınanlar içinde bir hidayet, bir ögüttür.”(A’li İmran: 3/137-138)



“Biz, kendilerinden önce nice nesil (ler) i helak ettik görmediler mi- (Ey mekke’liler), biz onlara yer (yüzün) de size vermediğimiz (bütün)imkanları verdik, gökten üstlerine bol bol (yağmurlar)gönderdik, (evlerinin)altından akan ırmaklar yaptık da günahları yüzünden yine onları yok edip arkalarından başka başka nesil (ler)peyda ettik.” (En’am: 6/6)



“De ki, yer (yüzün) de gezip dolaşın, sonra da bakın ki, (Peygamberleri) yalanlayanların sonu nice olmuştur!...”(En’am: 6/11)



“Artık biz de bunca ayetlerimizi yalanladıkları, onları umursamadıkları için, kendilerinden intikam almak istedik de hepsini denizde boğduk. hakaretler ma’ruz bırakılmış olan o kavmi de, kendisine feyz ve bereket verdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. (Bu suretle) habibinin İsrali oğullarına olan o pek güzel va’di (zorluklara) katlandıkları sebebiyle tam yerine geldi. Firavun’un ve kavminin yapmakta oldukları şeylerle yükseltmekte devam ettikleri (binaları) ise hep harab ettik.” (A’raf: 7/136-137)



“Eğer o memleketler halkı iman edip de (küfür ve isyandan) sakınmış olsalardı, elbette üzerlerine gökten ve yerden nice bereket (hazine) ler (ini) açardık. Fakat onlar (peygamberlerini) yalanladılar da biz de kazanmakta onları tutup yakaladık.” (A’raf: 7/96)



“Yemin olsun ki, (ey Mekkeliler)  sizden evvelki devirler (de geçmiş ümmetler)i peygamberleri kendilerine apaçık deliller (ve mucizeler) getirdikleri halde (onları yalana çıkarmak, haka karşı daima kuvvet kullanmak suretiyle) zulm ettikleri, imana gelmeyecekleri (sabit olduğu)için helak etmişizdir. İşte günahkarlar biz böyle cezalandırırız (Onlardan) sonra arkalarından sizi yeryüzünde halifeler yaptık, bakalım nasıl hareket edeceksiniz diye...” (Yunus: 10/13-14)



“Haberiniz olsun ki Allah’ın laneti zalimlerin tepesindedir. Öyle (zalimler)ki, (insanları) Allah’ın yolundan döndürürler, onu eğiltmek isterler. onlar ahireti inkar edenlerin ta kendileridirler... onlar, yer (yüzün) de (Allah’ı) aciz bırakabilecek değillerdir. Kendilerini Allah’tan (kurtaracak) hiçbir hamileri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. (Çünkü), onlar, (Hakkı) işitmeye tahammül edemezlerdi. (Onu), görmezlerdi de...” (Hud: 11/18-20)



“(Acaba müşrikler), kendilerinden evvelkilerin akıbeti nice olduğunu görmeleri için hiç de yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı? ahiret yordu (şirkten ve günahlardan)sakınanlar için elbet daha hayırlıdır. Siz (ey müşrikler), hala akıllanmayacak mısınız!” (Yusuf: 12/19)



“(Dinine) yardım edenler elbette Allah yardım eder. Şüphesiz ki, Allah, kavidir, yegane galiptir. Onlar (o mü’minlerdir ki), eğer kendilerine yer (yüzün) de bir iktidar mevkii verirsen, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vaz geçirmeye çalışırlar. (Bütün) işlerin akıbeti (nihayet) Allah’a (raci) olur.” (Hacc: 22/40-41)



“Allah, içinizden iman edip de güzel güzel amel (ve hareket) de bulunanlara yemin ile va’d etti ki, kendilerinden evvel gelenleri nasıl (kafirlerin) yerine getirdi, (hakim kıldı) ise onları da yer (yüzün) de muhakak (müşrüklerin) yerine geçir (ip hükümran ede) cek onlara kendileri için beğendiği dini (İslam’ı) herhalde payidar kılacak, onların korkular (ını  üzerlerinden kaldırdık)tan sonra (hallerini) kat’i bir eminliğe çevirecektir. (Ta ki)onlar (bu güvenlik içerisinde)bana ibadet etsinler, bana hiçbir şeyi ortuk tutmasınlar. Kim bundan sonra nankörlük ederse, artık onlar fasıkların ta kendileridir.” (Nur: 24/55)



“De ki, yerde gezin (dolaşın) da günahkarların sonu nice olmuştur görün.” (Neml: 27/69)



“Gerçekten Firavn o yerde tegallübe kalktı, ora ahalisini fırkalar haline getirdi. Onlardan bir zümreyi za’fa uğratıyor, bunların oğullarını boğazlıyor, (yalnız) kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, fesatcılardandı. biz ise diliyoruz ki, o yerde za’fa uğratılanlara lutfedelim, onları (hayırda) mukteda bih (kendilerine uyulan) lar yapalım, onları (Firavn mülkünün) (varis)ler (i) kılalım, onlara o yerde kudret (ve hakimiyet verelim. Firavn’e haman’a ve bunların oğullarına da, onlardan gocunmakta oldukları şeyi (başlarına getirip) gösterelim.” (Kasas: 28/4-6)



“Onlar yer (yüzün) de gezip de kendilerinden evvelkilerini akıbetinin nice olduğnuna bakmadılar mı?Onlar kuvvetce kendilerinden daha şiddetli idiler. Toprağı ekmişler, alt üst etmişler, onu bunların imar ettiklerinde n daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Demek Allah onlara zulm etmiyordu, fakat kendilerine bizzat kendileri zulm ediyorlardı.” (Rum: 30/9)



“Onlar (yeryüzün) de gezip dolaşmadılar mı ki, kendilreinden evvelkilerinin akıbetinin nice olduğuna baksınlar? Onlar kuvvet ve (yeryüzün)deki eserleri itibariyle bunlardan daha üstündü. Böyle iken Allah onları günahları yüzünden yakaldı. Onları Allah (ın azabın) dan bir koruyan da olmadı.”(Ğafir:21)