6 - Cihad Ve Hakimiyet...

Kalp - Allah bağlantısının meyvelerinden biride, yer yüzündeki kuvvetlere top yekun hakim olmaktır. Allah’ın kuvveti karşısında bu dünyaya ait kuvvetlerin topunun kıymet ve ölçüsü nedir ki?.. Şüphesizki hiçbir şey değil... Ama hiçbir şey...



O halde, dünyaya ait hiç bir kuvvete kulluk etmenin yeri yoktur. Bunlardan hiçbiri karşısında alçalmak, eğilmek ve gülünç duruma düşmek yoktur...



Bütün yeryüzü kuvvetleri ya Allah’ın hidayetine yönelir ve O’nun programına dayır, bu taktirde, insanın gücü çerçevesi dahilinde kalan her şeyin dayanak olarak Allah’ı tanıması, ve O’na ait prensiplere dayandırılması gerekir; yada Allah’la ilgisi olmayan ve O’nun gösterdiği yol ve yön dışında kalan, kibirrinden O’nun hidayetini küçümseyen sapık prenisipler olarak karşımıza çıkar, bu taktirde bu kuvvetler sapıktır, rotayı şaşırmıştır. İnsanın bu sapık kuvvetlerle bütün gücü ile mücadele etmesi, cihad edecek nesi varsa bunlara karşı kullanması gerekir.



Hak ile batıl arasında bir anlaşma olamaz.



Bu öylesine dinmek bilmeyen bir cihad, öylesine devamlı bir kavgadır ki, ta Allah top yekün yer yüzüne ve yeryüzündekiler varis ve hakim olana kadar sürer.



Bu öyle bir cihattır ki onda, insanlığın temel prensiplerinin tümüne, insanın yaratıcısının çizdiği şekilde, harfiyyen riayet edilir. Fakat bu bir cihattır... Cihat, galebe ve hakimiyet... Zayıflık, eziklik ve gevşeklik değil...



“(Ey mü’minler), gevşemeyin üzülmeyin, siz eğer (gerçekten) Mü’miniseniz (düşmanlarınıza galip ve onlardan) çok üstünsünüz.” (Al-i İmran: 3/139)



Mü’minin imanındaki içtenlik ve samimiyet de, onun yer yüzündeki bütün bozuk kuvvetlerden daha hayırlı ve daha güçlü olduğu gerçeği yatar. O, maddi gücü ile batılın önünde za’fa düşsede, bozguna uğrasada, mağlup edilsede yine en kuvvetlidir. Maddi gücü elini kolunu bağlayıp cihat ve kavgasına el vermese bile en kuvvetli odur. Allah’a bağlı zuhu ile en kuvvetli; Allah’ın hidayeti içerisinde bulunan kalbi ile en izzetli odur...



Batıl ve sapıklığa karşı çalınan bu galebe, gerek İslam akidesi ve gerekse İslam terbiyesinin asli unsurudur. Bu, muntazam ibadet  ve Allah’a devamlı bağlılığın meyvelerinden biridir. Bu meyve ve verim ki bazan birden, bazanda yavaş yavaş gelir ve yerleşir. Fakat o, her ne suretle gelirse gelsin asli unsurdur; imansız olmaz...