A-Vasıta Ve Hedef Nedir?

Terbiye prensiplerinde esas, vasıtalar mı yoksa hedefler midir?



Bir kere en azından bazı vasıtalar, asırdan asra, kuşaktan kuşağa değişir.



Sonra, bir vasıta, bir kaç hedefe hizmet edebileceği gibi, heç bir hedefede hizmet etmeyebilir.



Mesela: Beden eğitimi, terbiye vasıtalarından biridir ama, aslında bunun ne belirli bir programı ve ne de çizilmiş bir planı vardır.



Beden-Eğitimi, Nazi Almanya’sında olduğu gibi, kurulu düzene karşı itaat ve düşkünlük duygularını besleyebilir. Zira burada, gençlik sıkı bir beden eğitimini tabi tatulur ama bundan maksat, gençliği yalnız kuvvetli bir vucuda sahih kılmak değil; emirlere itaate alıştırmak,devletin, ve otoriteyi elinde tutan komutan Hitler’in şahsında gençliğin yok olmasını sağlamaktır.



Beden-Eğitimi, ingiltere ve kuzey devletlerinde kabul edildiği gibi, karşılıklı yardımlaşma ve toplum ruhunu da besleyebilir.



Bu karşılıklı yardımlaşma ve toplum ruhu yerini, bizim bazı bedencilerimizde görüldüğü gibi, tam aksine, şahsi benlik duygusuna da tekedebilir. Zira bu kimseler, bütün gayretlerini kişisel şahsiyyetin teşekkülüne yöneltmektedir. Bunu, yanız genel anlamda beden-eğitimi için değil; aslında karşılıklı yardımlaşmaya dayanan toplum ruhunu yaymak için ortaya konmuş olan ayak topunda bile böyle düşünmektedirler!



Beden-Eğitiminin hedefi, bizanslılarda ve bugün katolik hıristiyanlarda görüldüğü gibi, insan vucuduna tapmak ve sırf bedeni kuvvet ve güzelliğe aldanmak şeklini alabilir.



Bu hedef, beden terbiyesinin mana ve ruhundan bihaber; insanı hayvan çerçevesinden dışarı çıkarmıyan, boyun kasları şiş, vücut adaleleri dolgun bir acaip mahluk şeklinde mütalla eden çirkin bir terbiye tarzı olarakta karşımıza çıkabilir.



“T a r i h i k ıs s a v e h i k a y e l e r l e t e r b i y e” de yine terbiye vasıtlarından biri... Bunun da pek çok gaye ve deflere hizmet etmesi mümkün oluduğu gibi, hiç birhedefe hizmet etmemesi de mümkindir.



İnsanın iş ve dış alemine ait düşüncelerini besleyebilir. olaylardan ibret almaya; doğru yolu bulmaya ve sapıklıktan uzak durmaya yöneltebilir insanı...



Bununla beraber, yalnız teselliden ibarette olabilir.



Halk arasında bozulma ve çözülme de meydana getirebilir bu kıssalar...



İşte böyle... Pekçok vasıtlar var... Ama bunlar, başlı başına ne bir program ve esas sayılabilir ve ne de bize üzerinde yürüyebileceğimiz bir yol gösterir.



Fakat bu demek değildir ki, biz, vasıtları bir tarafa bırakalım ve hiç hesaba katmıyalım...



Asla... Vasıtalar, inandığımız hedefleri gerçekleştirmek için biricik dayanağımızdır bizim.



Tamamen aksine olarak, vasıta ve hedeflere enbüyük önemi vermemiz, bütün inceliklerini araştırarak bunları kabul veya reddetmemiz gerekir. Çünkü, süküt bir vasıtaya bağlanmak, insana gerçek hedefi şaşırtır ve onu hak yoldan saptırır.



İşte bundan dolayı, terbiyenin yol ve proğramında vasıta ve hedefler birbiri ile tam bir bağlantı halindedir. Biri diğerinden asla ayrılamaz. Zira, hedefin gerçekleşmesini sağlıyan vasıta elde olmadan, hedefi doğrultmak ve on ikiden vurmak mümkün olmadığı gibi; ortada hedef diye birşey yok iken, vasıtaları doğrultmak diye bir şey düşünelemez.