Ahiret Gerçeği:

        



Ahiret’in bir adı da ‘gayb âlemi’dir. Yani insanlar tarafından dünyada iken bilinmesi, idrak edilmesi mümkün olmayan bir şeydir. Gayb, gözden kaybolan, duyularla idrak edilmeyen, insan bilgisi dışında kalan gerçektir. Bir şeyin ğayb oluşu insana göredir. Şüphesiz Allah hakkında böyle bir şey düşünülemez. Allah (cc) gayb âleminin ve görünen her şeyin şahididir (tanığıdır).[347]



Gaybın bir kısmı Allah’a aittir. Hiç kimse onu bilemez ve anlayamaz.[348] Bir kısım gayb’lar idrak edilemezler, ancak varlıkları bazı deliller ile ve kuvvetli haberlerle bilinir. Allah’ın varlığı, Ahiretin olacağı, meleklerin varlığı gibi.



Bütün bunları peygamberlere gelen vahy ile ve vahyin yazılı olduğu Kur’an ile öğreniyoruz. Bir şeyin duyu organlarıyla idrak edilememesi onun yokluğuna, var olmadığına delil olmaz. İnsan duyularının henüz ulaşamadığı; ama var olan, hissedilen, başka canlılar tarafından duyulan nice şeyler vardır.



Ahiret hayatı, insan için gayb haberlerindendir. Ahiretin olması akla ve ilme aykırı değildir. Çünkü, ahiretin olacağını haber veren kaynaklar en kesin haber kaynaklarıdır. Yani Allah’tan gelen vahy ile o vahyi insanlara tebliğ eden Peygamberdir. Akıl yönünden de ahiretin varlığı kaçınılmazdır. Bilindiği gibi, insanlar aynı seviyede değildirler.



İyileri, kötüleri, merhametlileri, zalimleri, iyilik yapanları, kötülük yapanları, çok ibadet edenleri, hiç ibadet etmeyenleri vardır. İyilere mükâfat, kötülere gereken cezanın dünyada verilmesi mümkün değildir. Hem bu karşılıkları kim verebilir ki? Âlemlerin Rabbi insanı dünyada serbest bırakmış, ancak yaptıklarının karşılığını ceza ve mükâfat olarak ahirette verecektir.



Bu açıdan ahiret inancı, hayatı düzene koyan, iyilik duygusunu artıran, kötülükleri azaltan, kişinin hayatını kontrol eden en önemli inançtır. Yaptığı iyiliklerin karşılığını görmeyen, en adi suçları işleyenlerin cezalandırılmadığını, zalimlerin yaptıklarının yanına kâr kaldığını gören; erdemin ve iyiliklerin anlamsız, hayatın bir hiç olduğunu düşünebilir. Bu bunalımdır, insanın içindeki umutsuzluktur. Halbuki Ahiret inancı kişiye umut verir, onu amaçsızlıktan kurtarır.



Ahiret inancı sürekli bir diriliştir. Öldükten sonra dirileceğini, iyiliklerinin ve kötülüklerinin karşılığını alacağını bilen bir kimse devamlı hareket halinde olur, kendini yeniler, eksikliklerini tamamlar, dünyaya dalmakla, günaha batmakla, değersiz şeylerin peşine koşmakla öldürdüğü benliğini her gün yeniden diriltir, kalbini sonsuzluk sevdasıyla meşgul eder.



Ahiret inancı, yaratılışın, yani dünya hayatının var oluş sorusunun cevabıdır. Bir başka açıdan, bu hayatın devamıdır. Sürekli olan Ahiret hayatının iyi veya kötü temelleri dünyada iken atılır. Burada yapılanlar, oradaki hayatın rengini belli edecektir. Buradaki tercih, orada hedeflediğimiz şeyin tercihidir. Sonsuz mutluluğu isteyenler, çok kısa, geçici ve evcilik oyununa benzeyen dünya hayatına razı olurlar, az bir zevkle yetinirler. Bunun karşılığında ise, sonsuz mükâfatı ve saadeti kaçırırlar, ateş azabını kendi elleriyle kazanırlar.[349]



Ahiret  hayatı ‘ba’sü ba’de’l mevt-ölümden sonra diriliş’tir. İlginç olan bir nokta da Allah’ın insanlara peygamber gönderme olayına da ‘ba’s’ denilmesidir. Yani peygamberler getirdikleri mesajla insanların dirilişine sebep olurlar. Diriliş ancak, ilâhí mesajı dinlemekle olur. Bununla dirilenler, batıl ve sapıklığın uykusunu ve ölümcül kötülüğünü bir tarafa atanlar, ölümden sonraki dirilişte de yüzleri ak[350], tartıları ağır[351],  kitabı (amel defteri) sağdan verilmiş bir halde[352] nimetlere ve güzelliklere, yani kurtuluşa kavuşacaktır.



Ahirete iman İslâmın inanç esaslarından biridir. Allah inancı, Peygamber inancı ve ahiret inancı; üçü birbirini izler. Kur’an, Allah’a imanla ahirete imanı sürekli beraber anmaktadır. Bu, Allah’a imanın ancak ahiret inancıyla bütünleşeceğine işarettir. Çünkü, yalnızca Allah (cc) var deyip, O’nun insan için getirdiği ölçülere uymamak, ya da bu ölçülere uyup uymamanın sonucunun görüleceği Ahireti hesaba katmamak doğru değildir.



Allah’a iman eden mü’min, hayatını inandığı dine göre yaşar, sonra da Ahiret kurtuluşunu umit eder, Cenneti kazanacağına umut besler. O bilir ki Cennet, dünyada iken takva üzere yaşayan ‘müttakiler’ için hazırlanmıştır.[353]



Ahiret inancı dünya hayatını düzene koymamızı, daha iyi insanlar olarak yaşamamızı sağlar. Ahiret olmayacaksa -haşa-, müslümanların nefislerinin zevkine göre yaşamadıkları için pek zararları olmaz. Ama ahiret hayatı gerçekleşecek olursa -ki mutlaka olacaktır-, ona inanmayanların zararı çok büyük olacaktır. Hz. Ali (ra) Ahirete inanmayan birine şöyle demiş:   



“Benim dediğim olursa (Kıyamet olayı olursa) sen zararlı çıkarsın. Senin dediğin olursa (ölümden sonra bir hayat olmayacaksa) ben zararlı çıkmam.”[354]


ÂHİRETE İMAN
A harfi